Vergi Hukukunda Genel Usulsüzlük Suçu ve Cezası
Genel usulsüzlük suçu Vergi Usul Kanununun 351. Maddesinde; “Usulsüzlük vergi kanunlarının şekle ve usule mütaallik hükümlerine riayet edilmemesidir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Vergi ziyaı suçundan farklı olarak yasaya aykırı davranış sonucu vergi kaybı olmasa da vergi kaybı olasılığı bulunduğundan genel usulsüzlük suçu zarar suçu olmayıp tehlike suçu niteliğindedir.
Madde kapsamında bulunan şekle ve usule aykırılık kavramının ne anlama geldiği genel usulsüzlük suçunun unsurlarının tespiti bakımından önem arz etmektedir. İşlemlerin hukuka uygun olabilmesi için geçerlilik ve sıhhat şartlarının kanunda sayıldığı şekilde yerine getirilmiş olması gerekmektedir.
Vergi Usul Kanununun 352. Maddesine göre; usulsüzlükler birinci ve ikinci derece usulsüzlükler olmak üzere ikiye ayrılır. Usulsüzlüklere ilişkin cezalar derecelere ve kanundaki cetvele göre belirlenir.
Usulsüzlüğün Dereceleri Nelerdir?
Usulsüzlüğün derecelerini ayrı ayrı incelemekte fayda vardır.
I. Derece Usulsüzlük Nedir?
Birinci derece usulsüzlük VUK’ta düzenlenmiştir.
Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması nedir?
Vergi Usul Kanununun 30 maddesinin 1. Fıkrasına göre; “Resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.” Şayet vergi beyannamesi kanuni süre geçtiği halde henüz verilmemişse re’sen tarh söz konusu olacaktır.
Vergi Usul Kanununun 352. Maddesinin 1. Fıkrasına göre vergi ve harç beyannamelerinin kanuni süreleri geçtikten sonra verilmemiş olması durumunda birinci derece usulsüzlük hali mevcut olacak ve bu kapsamda birinci derece usulsüzlük cezası kesilecektir. Bu durumda Vergi Usul Kanununun 352/1. maddesi uyarınca usulsüzlük fiili re’sen takdiri gerektirirse, Vergi Usul Kanununda yer alan cetvelde yazılı cezalar iki kat olarak kesilmektedir.
Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması durumunda genel usulsüzlük cezası nedir?
Vergi Usul Kanununun 172. Maddesinde defter tutmaya mecbur olan gerçek ve tüzel kişiler;
“1. Ticaret ve sanat erbabı; 2. Ticaret şirketleri; 3. İktisadi kamu müesseseleri; 4. Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler. 5. Serbest meslek erbabı; 6. Çiftçiler, iktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler.” Şeklinde sayılmıştır.
Yine Vergi Usul Kanununun 182. Maddesinde bilanço esasına göre tutulacak defterler; Yevmiye defteri, Defterikebir ve envanter defteri olarak düzenlenmiştir. Bu maddeler kapsamında defter tutmakla yükümlü kişilerin kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerden birini tutmaması halinde usulsüzlük fiili oluşmakta ve bu kapsamda usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir.
Defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması nedir?
Vergi Usul Kanununun 30. Maddesinde hangi durumların doğru vergilendirmeye imkan vermeyeceği; “Aşağıdaki hallerden herhangi birinin bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir. Vergi beyannamesi kanuni süresi geçtiği halde verilmemişse, Vergi beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunursa, Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelenmesi yapmaya yetkili olanlara her hangi bir sebeple ibraz edilmezse, Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tesbitine imkan vermiyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısiyle ihticaca salih bulunmazsa. Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunursa.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Yine Vergi Usul Kanunun 352. Maddesi uyarınca defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması hali birinci derece usulsüzlük cezasını gerektirmektedir. Ancak usulsüzlük fiili re’sen takdiri gerektirirse bu durumda cetvelin iki katı oranında ceza kesilecektir.
Çiftçiler tarafından 245 inci madde hükmüne göre muhtar ve ihtiyar heyetlerince yapılan davete müddetinde icabet edilmemesi nedir?
Vergi Usul Kanununun 245. Maddesinde; “Muhtar ve ihtiyar heyetleri 243 üncü madde hükümlerine göre yapılan beyanların doğruluğunu tahkik ederler. Muhtar ve ihtiyar heyetleri, hiç beyanda bulunmamış olanları beyanda bulunmağa, yanlış veya hakikate aykırı beyanda bulunmuş olanları beyanlarını düzeltmeğe davet ederler. Buna rağmen beyanda bulunmayanların veya beyanlarını düzeltmiyenleri verilen sürenin sonundan başlayarak 15 gün içinde, mütalaaları ile birlikte ve yazılı olarak vergi dairesine bildirirler. Bu ihbar üzerine vergi dairesince yapılacak tahkikat neticesine göre işlem yapılır.” Düzenlemesine yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 352. maddesine göre, çiftçiler tarafından muhtar ve ihtiyar heyetlerince yapılan davete icabet edilmemesi durumunda birinci derece usulsüzlük hali oluşacaktır.
Bu Kanunun kayıt nizamına ait hükümlerine uyulmamış olması nedir?
Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 215. Maddesinde; Bu “Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir. Bu kayıtlar vergi matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik ettirilecek diğer defterlere de yapılabilir.” Düzenlemesine, 216. Maddesinde ise; “Bu kanuna göre tutulması mecburi defterler mürekkeple veya makina ile yazılır. Kopye kağıdı kullanılması ve ıstampa ve sair damga aletleriyle kopye konulması da caizdir.” İfadelerine yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 352. Maddesinde kanunun kayıt nizamına ait hükümlerine uyulmamış olması birinci derece usulsüzlük cezası olarak düzenlenmiş olup bu kapsamda cezalandırılmaktadır.
İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi nedir?
Vergi Usul Kanununun 153. maddesinde;
İşe başlamayı bildirme:
Madde 153 – Aşağıda yazılı mükelleflerden işe başlıyanlar keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye
mecburdurlar:
- Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı;
- Serbest meslek erbabı;
- Kurumlar Vergisi mükellefleri;
- Kolektif ve adi şirket ortaklariyle komandit şirketlerin komandite ortaklar düzenlemesine yer verilmiştir.
Gerçek kişilerde işe başlama bildirimi işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde, Vergi dairesine bizzat gidilerek posta ile gönderilerek “İşe Başlama/Bırakma Bildirimi” ile yapılır. Şayet işe başlama 10 günlük süre içerisinde bildirilmezse bu durumda birinci derece usulsüzlük kapsamında usulsüzlük cezası kesilmektedir.
Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yaptırılmamış olması nedir?
Vergi Usul Kanununun 30. Maddesinin 2. Fıkrasının 3. Fıkrasına göre; “Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelenmesi yapmaya yetkili olanlara her hangi bir sebeple ibraz edilmezse” vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilmekte ve bu hal verginin re’sen tarhını gerektiren nedenler arasında düzenlenmektedir.
Vergi Usul Kanununun 220. Maddesinde tasdike tabi defterler; “Yevmiye ve envanter defterleri, İşletme defteri, Çiftçi işletme defteri, İmalat ve İstihsal Vergisi defterleri, Nakliyat Vergisi defteri, Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri, Serbest meslek kazanç defteri.” Bu kanunla cevaz verilen hallerde yukarıda yazılı olanların yerine kullanılacak olan defterler de tasdike tabi tutulur.” Düzenlemesine yer verilmiştir.
Yine Vergi Usul Kanununun 221. Maddesinde tasdik zamanıyla ilgili olarak; “Bu kanunda yazılı defterleri kullanacak olanlar, bunları aşağıda yazılı zamanlarda tasdik ettirmeye mecburdurlar: Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda; Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tesbit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda; Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler, işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde; Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısiyle veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce.” Düzenlemesine yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 352. Maddesinde tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdikinin yaptırılmamış olması birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesini gerektirirken süre sonundan itibaren 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilen defterler ise tasdik ettirilmemiş sayılacağından bu durumda re’sen takdiri gerekecektir.
Diğer ücretler üzerinden alınan Gelir Vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması nedir?
Diğer ücretli işverenin ödeyeceği gelir vergisi, hizmetin verileceği takvim yılının ikinci ayında hesaplanmaktadır. Gelir Vergisi Kanununun 109. maddesinin 2. bendine göre, diğer ücretli hizmet erbabının ödeyeceği gelir vergisi; hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayında, takvim yılı içinde işe başlanması halinde, işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde tarh edilip tahakkuka bağlanır. Diğer ücretler üzerinden alınan Gelir Vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması halinde birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir.
Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin 342’nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde verilmiş olması nedir?
Vergi Usul Kanununun 342. Maddesinde; “Veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi yapılmak için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün beklenir. Beyanname bu süre içinde verilirse vergi ziyaı olmamış sayılır. Ayrıca mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük bir mühlet verilir. Bu hususta da yukarıdaki hüküm cari olur.” Düzenlemesine yer verilir.
Veraset yoluyla kendilerine mal intikal eden mükelleflerin, kanunda öngörülen süreler geçtikten sonra beyanname vermeleri halinde uygulanacak usulsüzlük cezaları şu şekilde uygulanacaktır;
- Beyannamenin, kanunda belirtilen sürenin bitiminden itibaren 15 günlük birinci ek süre içinde verilmesi halinde, ikinci derece usulsüzlük cezası,
- Beyannamenin, 15 günlük birinci ek süre geçtikten sonra, ikinci ek süreye ilişkin karar verilmeden yapılması halinde ikinci derece usulsüzlük cezası,
- Beyannamenin, ikinci 15 günlük ek süre içinde verilmesi halinde, birinci derece usulsüzlük cezası kesilecektir,
- Beyannamenin, ikinci 15 günlük ek süreden sonra verilmesi veya hiç verilmemesi halinde aynı zamanda re’sen takdir söz konusu olduğundan cetvelde belirtilen ceza iki kat olarak kesilecektir.
II. Derece Usulsüzlük Nedir?
İkinci derece usulsüzlük de ayrı ayrı başlıklar halinde incelenmelidir.
Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek doğru bir şekilde yapılmaması nedir?
Vergi Usul Kanununun 243. Maddesinde; “Zirai işletmeleri, Gelir Vergisi Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı işletme büyüklüklerinin üstünde bulunan çiftçiler, zirai işletmelerinin (Gezici hayvancılıkta kışlaklarının) bulundukları köy ve mahallelerin muhtarlıklarına müracaatla ekim sayım beyanında bulunurlar.” Düzenlemesine yer verilmiştir.
Beyan varakaları iki örnek şeklinde düzenlenir ve bir örneği beyan süresinin sonundan itibaren 15 gün içinde ilgili vergi dairesine teslim edilir.
Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek doğru bir şekilde yapılmaması halinde ikinci derece usulsüzlük hali söz konusu olacak ve bu kapsamda ceza kesilecektir.
Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında yapılmamış olması nedir?
Vergi Usul Kanunu kapsamında düzenlenen Adres ve İş Değişiklikleri ile İşyeri Sayısındaki Değişiklikler, İşi Bırakma, Bina ve Arazi Değişikliklerinin kanunda belirtilen zaman içerisinde yapılmış olması gerekmektedir. Aksi halde ikinci derece usulsüzlük hali oluşacak ve bu kapsamda cezaya hükmedilecektir.
Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması nedir?
Gelir Vergisi Kanunu’na göre diğer ücret kapsamında vergilendirilenler vergi karnesi almaya mecburdur. Mükelleflerin karneyi vergi dairesine ibraz etmeleri veya değişikliği karneye işaret ettirme süresi işe başlama veya değişikliğin meydana geldiği tarihten itibaren bir aydır. Vergi karnelerinin işin devam ettiği sürece muhafazası gerekmektedir. Vergi karnesinin 1 aylık kanuni süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış ise bu durumda ikinci derece usulsüzlük cezası kesilecektir.
Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması nedir?
352. maddenin 7. fıkrasında vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması halinin ikinci derece usulsüzlük fiilini oluşturacağı belirtilmiştir.
Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi nedir?
Vergi Usul Kanununun 352. Maddesinin 8. fıkrasına göre, vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması ikinci derece usulsüzlük cezasıdır.
Genel Usulsüzlük Suçunun Cezası Nedir?
Usulsüzlük fiillerine ilişkin cezalar Vergi Usul Kanunu ile bağlantılı cetveller üzerinden kesilmektedir. Vergi Usul Kanununun mükerrer 414. Maddesi gereği; “Bu Kanunda yer alan maktu hadler ile asgari ve azami miktarları belirtilmiş olan para ile ödenecek ceza miktarları, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak bu Kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan maktu had ve miktarların yüzde beşini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Cumhurbaşkanı, bu suretle tespit edilen had ve miktarları yarısına kadar artırmaya veya indirmeye, nispi hadleri ise iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar indirmeye veya tekrar kanuni seviyesine getirmeye yetkilidir.”
Vergi Hukuku ve Ceza Hukuku; oldukça kapsamlı olup mülkiyet hakkınıza ilişkin herhangi bir hukuki destek talebinde bulunmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişim kurarak uzman ve tecrübeli avukatlarımızla görüşme gerçekleştirebilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Av. Ezgi YÜCEL