Suça Teşebbüs, Gönüllü Vazgeçme ve Etkin Pişmanlık Nedir?
Fail, işlemeyi düşündüğü suça ilişkin olarak icra hareketlerini tamamladığında suç tipinde ayrıca bir netice mevcutsa o suçun yaptırımı ile karşılaşır. Ancak bazı hallerde icra hareketlerini bitiremez ya da istediği netice ile karşılaşamaz ve daha ağırı ile karşılaşır. Bu durumda birinci halde teşebbüsten bahsedilebilecekken ikinci halde neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç mevcuttur.
Bir suçun işlenmesindeki aşamalara suç yolu denilmektedir. Suç yolu şu şekildedir;
- Suç işleme düşüncesinin oluşması: Bu aşamada kişi daha önce işlemeyi kararlaştırdığı fiili düşünür ve değerlendirir. Düşünce her ne kadar kötü olsa ve suç işleme düşüncesini içerse de ceza hukukunu ilgilendirmez.
- Hazırlık hareketlerine başlanması: Suç işlemeye karar veren kişi birtakım hazırlıklar da yapar. Bu hazırlıklara, mağdur hakkında bilgi toplama, suçta kullanılacak araçların seçimi örnek verilebilir. Fail düşünce aşamasında olduğu gibi hazırlık hareketleri sebebiyle de cezalandırılamaz.
- İcra hareketlerinin başlaması: Bu aşamada işlenmesi düşünülen ve hazırlık hareketlerine başlanılan suçun icrasına elverişli hareketlerle başlanması söz konusudur. Fail icra hareketlerine başladıktan sonra bu hareketleri ya elinde olmayan sebeplerle tamamlayamaz ya da elinde olmayan sebeplerle netice meydana gelmez. Bu durumda da teşebbüs söz konusu olur.
- Suçun tamamlanması
- Suçun sona ermesi
İcra hareketlerinin başlaması suçun da işlemeye başladığını gösterir.
Suça Teşebbüs Nedir?
Türk Ceza Kanununun 35. maddesine göre teşebbüs; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” olarak tanımlanmıştır.
Teşebbüs aşamasında kalan suçların cezalandırılmasının dayanağını da yukarıda yer verilen Türk Ceza Kanununun 35. maddesinde yer alan düzenleme oluşturur. Fail teşebbüs halinde somutlaştırdığı suç işleme iradesini göstermesi sebebiyle cezalandırılmaktadır.
Teşebbüse ilişkin hükümler ceza sorumluluğunu genişletici niteliktedir. Suç tanımına girmeyen durumlar teşebbüs sebebiyle cezalandırılabilmektedir.
Teşebbüs tamamlanmış suçun cezasının azaltılmasını gerektiren bir nitelikli hal değil suçun özel görünüş biçimidir.
İcra hareketlerinin başlaması teşebbüs bakımından önemlidir. Teşebbüs aşamasında kalmış suçu tamamlanmış suçtan ayırt eden suçun tamamlanma anıdır. Suç tamamlandıktan sonra teşebbüs mümkün değildir.
Failin kastettiği netice, gerçekleştirmiş olduğu fiil dışında başka bir nedenden dolayı ortaya çıkmışsa failin suçun tamamlanmış halinden değil teşebbüs aşamasında kalmış halinden sorumluluğu doğmaktadır.
Failin suç işlemek istediği kimseden başkasına karşı işlemiş olması halinde şahısta hata söz konusu olabilecektir. Kural olarak şahısta hata hali ceza sorumluluğuna bir etkide bulunmamaktadır. Fail, öldürmek istediği kişinin geçeceği yerde bekleyip ona benzettiği başka kişiyi vurarak öldürmüş ise, bu durumda maktul yönünden kasten öldürme suçundan ceza sorumluluğu doğarken öldürmek istediği kişi bakımından ise kasten öldürme suçuna teşebbüsten bahsedilebilecektir.
Bir suçun işlenebilmesi için bazı durumlarda daha hafif suçtan başlanarak daha ağır suça geçilmesi gerekmektedir. Bu tip suçlara geçit suçları denilmektedir. Kasten öldürme suçunun oluşumunda geçit suç ise kasten yaralama suçudur. Fail, öldürme kastı ile hareket etmesine karşın ölüm neticesi gerçekleşmeyip mağdur yaralanmışsa, bu durumda fail öldürme suçunu işlemeye yönelik kastla hareket ettiğinden kasten yaralama suçundan değil kasten öldürmeye teşebbüs suçundan sorumlu olacaktır.
Teşebbüs bakımından dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise görevli ve yetkili mahkemedir. Ceza Muhakemesi Kanununun 12. maddesinin 2. fıkrasında; “Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.” düzenlemesi mevcuttur. Buna göre teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı yer mahkemesi yetkili olur. Görevli mahkeme ise; ağır ceza mahkemesinin görev kapsamına giren suçlarda ağır ceza mahkemesi iken asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarda asliye ceza mahkemesidir.
Teşebbüsün Koşulları Nedir?
Kasten İşlenebilir Bir Suç Olması:
Teşebbüste failin mutlaka kastla hareket etmesi gerekmektedir. Taksirle işlenen suçlara ve objektif sorumluluk sebebiyle cezalandırılan fiillere teşebbüs mümkün değildir. Suçun teşebbüs aşamasında kalması için failin amacının suçu teşebbüs aşamasında bırakmak olduğu aranmaz.
Belirli bir suça teşebbüs durumunda failin kastı tamamlanmış suçtakinden farklı değildir. İşlemek istediği suç teşebbüs aşamasında kalan failin kastı suçun teşebbüs aşamasında kalmasına yönelik değil suçun tamamlanmasına yöneliktir.
Eğer suçun işlenmesi için kanunda yalnızca kast değil de buna ek olarak belli bir amaç ile hareket etme de aranmışsa bu durumda suça teşebbüsten bahsedebilmek için bunların da gerçekleşmesi aranmaktadır.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki olası kastla işlenen suçlarda fail belirli bir neticeye yönelik kastla hareket etmediğinden teşebbüsten bahsedilememektedir. Ayrıca kanun koyucu kabahatlerde teşebbüsü de kural olarak kapsam dışı bırakmıştır.
Olası kast, Türk Ceza Kanununun 21. maddesinin 2. fıkrasında; “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır.” şeklinde düzenlenmiştir Olası kastla işlenen suçların teşebbüse elverişli olup olmadığı doktrinde tartışmalıdır. Yargıtay’ın, olası kast bakımından teşebbüsün oluşmayacağı şeklindeki kararları ise çoğunluktadır.
Suçun İcrasına Başlanmış Olması:
Teşebbüsün söz konusu olabilmesi için hazırlık hareketleri tamamlanmış ve ve icra hareketlerine başlanmış olması gerekmektedir. Hazırlık hareketlerinin cezalandırılabilmesi mümkün değildir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu suçun icrasına başlanması hususunda doğrudan doğruya icraya başlanmasını aramaktadır.
Türk Ceza hukukunda suça hazırlık hareketlerinin cezalandırılması mümkün değildir. Bunun sebebi ise insanlara geniş bir alan bırakmaktır. Örneğin bıçak satın alan kişinin insan öldüreceği veya yaralayacağı söylenemeyeceğinden bu fiilin cezalandırılması söz konusu değildir.
Bazı suçlarda ise hazırlık hareketleri suç tamamlanmış gibi cezalandırılmaktadır. Bu hale örnek olarak Türk Ceza Kanununun 227. maddesindeki şu düzenleme örnek verilebilir; “Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.”
Yine bir diğer örnek ise Türk Ceza Kanununun 316. maddesindeki şu düzenlemedir; “Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi, maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa, suçların ağırlık derecesine göre üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.”
Ayrıca şuna dikkat etmek gerekir ki hazırlık hareketleri ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın suçun meydana gelmesi söz konusu değildir. Bir eylemin cezalandırılması için doğrudan doğruya suçun icrasına başlanması gerekmektedir.
Suçun İcrasında Elverişli Hareketlerin Kullanılması:
Teşebbüs için suçun icrasına başlanması yeterli olmayıp ayrıca icra hareketlerinin fiili gerçekleştirmeye elverişli olması gerekmektedir. Örneğin oyuncak silah kasten yaralama bakımından elverişsizdir.
Burada elverişlilik konusunda iki görüş mevcuttur. Bir görüşe göre vasıtanın elverişli olup olmadığı failin kullanma kabiliyetinden bağımsız değerlendirilirken ikinci görüşe failin elverişli biçimde kullanıp kullanamadığı dikkate alınmalıdır.
Ayrıca vasıtanın elverişliliği işlenmek istenen suça göre de farklılık göstermektedir. Örneğin arızalı bir silah ile kasten yaralama suçu işlenemeyecekken tehdit suçu için bu silahın elverişli olması doğaldır.
Suçun Failin Elinde Olmayan Sebeplerle Tamamlanamaması:
Tamamlanmış suçlara teşebbüs mümkün değildir. Suçun ne zaman tamamlanacağı konusunda önemli olan sonuçtur. Sonucun gerçekleşmesiyle suç tamamlanmış olur.
Neticeli suçlarda ise icra hareketlerinin engel sebeplerle yarıda kalması veya hareketler bitirilmiş olsa bile neticenin gerçekleşmemesi halinde teşebbüs söz konusu olmaktadır.
|
Suçun Teşebbüse Elverişli Olması:
Teşebbüse elverişli olmayan suçlar şunlardır:
- Taksirli suçlarda teşebbüs mümkün değildir.
- Sonucu nedeniyle ağırlaşmış suçlara teşebbüsün mümkün olmadığı yönünde görüşler mevcuttur.
- Sırf hareket suçlarına teşebbüs mümkün değildir.
- Cezalandırılabilme koşulu barındıran suçlara teşebbüs mümkün değildir.
- İhmali suçlara teşebbüs mümkün değildir.
- Kalkışma suçlarına teşebbüs mümkün değildir.
İşlenemez Suç Nedir?
İşlenemez suç failin işlemek istediği ancak kullandığı araçlar veya suçun maddi konusunun bulunmaması nedeniyle işlenemeyen suçtur.
Suçun maddi konusu suçun üzerinde gerçekleştiği şeydir. Failin işlemeyi düşündüğü suçun maddi konusu mevcut değilse bu halde işlenemez suç söz konusu olmaktadır.
Örneğin evin bahçesindeki arabayı çalmak için bahçeye girilmesi ancak arabanın yıllardır olmaması halinde işlenemez suç söz konusu olmaktadır.
Suçta kullanılan araçlar o suçun işlenmesi için elverişli değilse işlenemez suç söz konusu olur. İşlenemez suçtan söz edilebilmesi için araçların mutlak elverişsiz olması gerekmektedir. Eğer nisbi bir elverişsizlik mevcutsa işlenemez suç değil teşebbüsten bahsedilebilir.
İşlenemez suç halinde failin teşebbüs hükümlerine göre cezalandırılıp cezalandırılmayacağı konusunda tartışmalar söz konusudur. Ancak ağırlıklı görüşe göre Türk hukukunda işlenemez suç durumunda fail cezalandırılamaz. Failin cezalandırılabilmesi için en azından suçun teşebbüs aşamasına gelmesi aranmaktadır.
|
Teşebbüste Özel Durumlar Nelerdir?
Teşebbüs ile ilgili bazı özel durumlara değinmekte fayda vardır.
Fail daha fazlasını almak isterken daha azını almışsa teşebbüsten değil tamamlanmış suçtan bahsedilir.
Zincirleme suçlarda ilk suçu işleyen fail ikinci suçu işlerken yakalanırsa teşebbüsten değil suçun tamamlanmış halinden sorumlu olur.
Kesintisiz suçlarda kesinti olmadan fail yakalanmışsa teşebbüsten değil esas cezadan sorumluluk doğacaktır. Çünkü kesintinin başladığı an suç tamamlanmış olmaktadır.
Yanılma halinde sonuç başka kişi üzerinde gerçekleştiğinden teşebbüsten bahsedilmesi mümkün değildir.
Gönüllü Vazgeçme Nedir?
Gönüllü vazgeçme Türk Ceza Kanununun 36. maddesinde; “Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yani gönüllü vazgeçme; failin suçun icra hareketlerini yapmaktan isteyerek vazgeçmesi veya kendi çabasıyla suçun tamamlanmasını engellemesidir.
Gönüllü vazgeçme cezayı kaldıran kişisel bir nedendir.
Gönüllü vazgeçmeden bahsedebilmek için kişinin “neticeyi gerçekleştirebilecek ve icra hareketlerini devam ettirebilecek imkana sahip olmasına karşın bunu istememesi” gerekmektedir.
Örneğin eşini zehirlemek için yemeğine zehir atan eşin, panzehir vererek zehrin etkisini ortadan kaldırması halinde gönüllü vazgeçmeden bahsetmek mümkündür.
İcra hareketlerine başladıktan sonra kendi serbest iradesiyle değil de harici sebeplerle artık düşündüğü ve hazırlık hareketlerini tamamladığı fiilin işlenmesinin mümkün olmadığını görmesi üzerine bırakması ya da elinde olmayan sebeplerle bırakmak zorunda kalması hallerinde teşebbüsten bahsedilebilecek olup gönüllü vazgeçme söz konusu değildir.
Failin ceza sorumluluğundan kurtulabilmesi için gönüllü vazgeçmenin başarılı şekilde sonuçlanmış olması aranmaktadır. Suç tamamlanmış ve kanunda yer verilen netice gerçekleşmişse bu durumda fail tamamlanmış suçtan sorumlu olur. Vazgeçme hükmünün uygulanabilmesi için neticenin gerçekleşmesini engellemeye yönelik gönüllü ve gerçek bir çabanın varlığı aranmaktadır.
Türk Ceza Kanununun 41. maddesi ise iştirak halinde gönüllü vazgeçmeyi şu şekilde düzenlemiştir; “İştirak halinde işlenen suçlarda, sadece gönüllü vazgeçen suç ortağı, gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanır. (2) Suçun; a) Gönüllü vazgeçenin gösterdiği gayreti dışında başka bir sebeple işlenmemiş olması, b) Gönüllü vazgeçenin bütün gayretine rağmen işlenmiş olması, Hallerinde de gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır”
Yukarıda yer alan maddeden de anlaşılacağı üzere sadece gönüllü vazgeçen suç ortağı gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanabilmektedir. Ancak bu kişinin gönüllü vazgeçmesi ile suçun işlenememiş olması halinde diğer suç ortakları bakımından gönüllü vazgeçme söz konusu olabilecektir.
Gönüllü Vazgeçmenin Koşulları Nedir?
Gönüllü vazgeçmenin objektif ve subjektif olmak üzere iki koşulu vardır. Bunlar;
- Objektif Koşul:Gönüllü vazgeçmenin varlığı için failin fiilinden cayması veya suçun tamamlanmasının önüne geçmesi aranmaktadır. Suçun icrası tamamlanana kadar gönüllü vazgeçme mümkündür. Neticeli suçlarda gönüllü vazgeçme suç tamamlanana kadar değil sonuç gerçekleşinceye kadar olabilir.
- Subjektif Koşul:Cayma veya önleyici hareketler gönüllü olmalıdır. Vazgeçmiş olma kişinin herhangi bir engel olmaksızın suçu işlemekten vazgeçmesidir. Ancak kişinin bu vazgeçmede samimi olması aranmaz. Fail suç yoluna devam edebilecekken ve sonucun gerçekleşmesi mümkünken bunu yapmayarak iradesi üzerinde baskı olmaksızın vazgeçerse bu vazgeçme gönüllüdür.
Gönüllü Vazgeçmenin Sonuçları Nedir?
Fail işlemeyi düşündüğü suç hakkında gönüllü vazgeçmesi halinde cezalandırılması mümkün değildir. Ancak failin gönüllü vazgeçme aşamasına kadar eylemleri başka suçu oluşturuyorsa bu halde fail yalnızca bu suçtan cezalandırılır.
Gönüllü vazgeçme cezayı kaldıran kişisel neden olduğundan diğer suç ortaklarının gönüllü vazgeçmeden yararlanması mümkün değildir. Yalnızca gönüllü vazgeçen suç ortağı gönüllü vazgeçmeden yararlanabilir.
Etkin Pişmanlık Nedir?
Suç tüm unsurlarıyla tamamlandıktan sonra failin suç yolunda ilerlemekten vazgeçmesine etkin pişmanlık denilmektedir. Etkin pişmanlık yalnızca suç tamamlandıktan sonra ve belli suçlar bakımından söz konusu olmaktadır. Etkin pişmanlık cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren kişisel bir nedendir.
Türk Ceza Kanununda etkin pişmanlığı düzenlendiği bazı suçlar şunlardır;
- Hırsızlık
- Yağma
- Mala zarar verme
- Güvenin kötüye kullanılması
- Dolandırıcılık
- Hileli ve taksirli iflas
- Karşılıksız yararlanma
- Organ ve doku ticareti suçu
- İmar kirliliğine neden olma suçu
- Uyuşturucu madde suçları
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu
- Zimmet suçu
- İftira suçu
- Yalan tanıklık suçu
- Rüşvet alma suçu.
- Etkin pişmanlık durumunda faile ceza verilmez veya cezada belli oranda indirim yapılır.
Etkin pişmanlık halinde cezada yapılacak indirim her suç bakımından farklılık göstermektedir.
|
Kalkışma Suçları Nedir?
Teşebbüs aşamasında kalmış olmasına karşın tamamlanmış gibi cezalandırılan suçlara kalkışma suçları denilmektedir. Kalkışma suçlarına şunlar örnek verilebilir;
Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar. (TCK. madde 309)
Cumhurbaşkanına suikastte bulunan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiile teşebbüs edilmesi halinde de suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. (TCK. madde 310)
Teşebbüs Aşamasında Kalan Suçlarda ve Gönüllü Vazgeçme Halinde Ceza Nasıl Belirlenir?
Türk Ceza Kanununun 35. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”
Gönüllü vazgeçme halinde fail teşebbüs sebebiyle cezalandırılmaz fakat tamamlanan kısım bir suça vücut veriyorsa bu durumda sadece o suça ilişkin ceza ile cezalandırılmaktadır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL