Sigorta Sözleşmesinin Sınıflandırılması
Sigorta sözleşmesinin sınıflandırılmasına ilişkin olarak doktrinde ve Türk Ticaret Kanunu’nda ayrı sınıflandırmalar söz konusudur.
Türk Ticaret Kanunu Ayrımı
Sigorta sözleşmesi; Türk Ticaret Kanunu’na göre zarar sigortaları ve can sigortaları şeklinde bir ayrıma tabiidir.
- Zarar Sigortaları
- Mal Sigortaları
- Sorumluluk Sigortaları
- Zorunlu Sigortalar
- İhtiyari Sigortalar
- Can Sigortaları
- Hayat Sigortaları
- Kaza Sigortaları
- Hastalık Sağlık Sigortaları
Zarar Sigortaları
Zarar sigortalarında teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmesi neticesinde malvarlığında bir zararın oluşması hedeflenir ve bu oluşan zararın giderilmesi de sigorta sözleşmesinin konusunu oluşturur.
Mal Sigortaları
Kanun koyucunun ifadesiyle mal sigortaları, malvarlığı değerlerinin zarara uğraması halinde sigortacının tazmin yükümlülüğü altına girdiği sözleşmelerdir.
Sorumluluk Sigortaları
Kişinin hukuken üçüncü kişilere karşı sorumlu tutulması ve tazminat ödeme yükümlülüğünün ortaya çıkması durumunda; sigortacının, kişinin sorumluluğu çerçevesinde ortaya çıkan zararı tazmin yükümlülüğünü üstlendiği sözleşmeler, sorumluluk sigortalarıdır.
Örneğin: Hekimlerin sorumluluk sigortası mevcuttur. Hekimin yanlış tedavi uygulaması neticesinde hasta zarara uğradığı zaman, hekimin tazmin yükümlülüğünü sigortacı yerine getirir.
Can Sigortaları
Can sigortaları da üçe ayrılmaktadır.
Hayat Sigortaları
Kişinin ölüm veya hayatta kalma riskinin esasen teminat altına alındığı sigorta sözleşmeleridir.
Kaza Sigortaları
Beklenmeyen, ani bir olayın gerçekleşmesi neticesinde kişinin ölmesi, sakatlanması gibi olgular teminat altına alınır.
Hastalık Sağlık Sigortaları
Kişinin sağlık sorunları yaşaması halinde ortaya çıkan tedavinin teminat altına alındığı sigorta sözleşmeleridir.
Doktrin Ayrımı
Doktrine göre 2 kanaldan ayrım söz konusudur.
- İhtiyacı Karşılama Prensibi
- Zarar Sigortaları
- Aktif Sigortaları
- Pasif Sigortaları
- Meblağ Sigortaları
- Rizikonun Konusu
- Zarar Sigortaları
Zarar Sigortası
Rizikonun gerçekleşmesi somut olarak bir tazmin ihtiyacını doğuruyorsa, ortada zarar sigortası var demektir.
Riziko gerçekleşir ve kişinin malvarlığında bir zarar oluşursa somut olarak tazmin ihtiyacı ortaya çıkar.
Malvarlığında mutlaka bir zarar ortaya çıkmalıdır.
Aktif Sigortaları
Aktif sigortaların konusu menfaattir.
Menfaat, bir malvarlığı değerine sahip olmak, onu kullanmak, işletmek dolayısıyla oluşan ekonomik değer ilişkisine verilen isimdir. Bir malın kendisi sigortanın konusunu oluşturmaz.
Pasif Sigortaları
Rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle malvarlığında pasif oluşuyorsa, bir pasifin artması ortaya çıkıyorsa ve üçüncü kişilere karşı tazmin mükellefiyeti oluşuyorsa ortada pasif sigortası vardır. En tipik örneğini sorumluluk sigortaları oluşturur. Reasürans sözleşmeleri de pasif sigorta sözleşmeleridir.
Meblağ Sigortası
Rizikonun gerçekleşmesinin somut olarak bir ihtiyaç doğurmadığı sözleşmelerdir. Soyutturlar.
Meblağ sigortalarında rizikonun gerçekleşmesi yani teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmesi yeterlidir. Bunun malvarlığında bir zarara yol açıp açmadığına bakılmaz. En tipik örneği hayat sigortalarıdır.
Hayat sigortalarında teminat altına alınan riziko esasen ölüm veya sürenin sonunda hayatta olunmasıdır; riziko bu şekilde gerçekleşir. (Zarar sigortalarında ise, teminat alına alınan riziko gerçekleşecek; bir zarar doğuracak; sigortacı, doğan somut zarar tutarını tazmin edecektir.)
Zarar sigortalarında hakim ilke zenginleşme yasağı prensibidir. Temel hedef, gerçekleşecek somut zararın tazminidir. Zarar neyse, sigortacı onu öder ve sigorta sözleşmesi zenginleşme aracı olarak kullanılamaz.
Bunun dışında çifte sigorta yasağı da mevcuttur. Bir menfaat aynı risklere karşı sigorta ettirildikten sonra ikinci kere bir sigorta sözleşmesine konu edilemez. İkinci olarak akdedilen sözleşme geçersizdir.
Son olarak aşkın sigorta mevcuttur. Bu, bir menfaatin kendi değerinin üzerinde sigortaya konu edilmesi durumunda; değeri aşan kısmın geçersiz kabul edilmesidir.
Zarar sigortalarında kanuni halefiyet söz konusu iken; meblağ sigortalarında böyle bir imkan söz konusu değildir. Ancak meblağ sigortalarında bu tarz düzenlemeler söz konusu değildir. İstenilen sayıda, istenilen değerde sigorta sözleşmesi yapılabilir.
Rizikonun Konusuna Göre Yapılan Ayrım
Rizikonun konusuna göre yapılan ayrım ise malvarlığı ve şahıs sigortaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Malvarlığı Sigortaları
Riziko bir malvarlığı değerinde doğmuşsa malvarlığı sigortası söz konusudur.
Şahıs (kişi) Sigortaları
Rizikonun şahsın üzerinde doğması durumudur. Hayat sigortaları bunun en tipik örneğidir.
Örnek Sınıflandırmalar
Kasko sigortası, TTK’ya göre, bir zarar sigortası ve mal sigortasıdır. Doktrine göre ise, ilk olarak ihtiyacın karşılanması prensibine göre zarar sigortası ve aktif sigortası; rizikonun konusuna göre ise malvarlığı sigortasıdır.
Trafik sigortası, TTK’ya göre, zarar sigortası ve zarar sigortalarında sorumluluk sigortasıdır; sorumluluk sigortaları içerisinde de zorunlu sorumluluk sigortasıdır. Doktrine göre ise, ihtiyacın karşılanması prensibine göre zarar sigortası ve zarar sigortaları içerisinde pasif sigortasıdır. Rizikonun konusuna göre ise malvarlığı sigortasıdır.
Hayat sigortaları, TTK’ya göre, can sigortaları içerisinde hayat sigortasıdır. Doktrine göre ise, ihtiyacın karşılaması prensibine göre meblağ sigortası, rizikonun konusuna göre de şahıs sigortalarıdır.
Yangın sigortaları, TTK’ya göre, zarar sigortaları içerisinde mal sigortasıdır. Doktrine göre ise, ihtiyacın karşılanması prensibine göre mal sigortaları içerisinde aktif sigortadır. Rizikonun konusuna göre ise de mal sigortasıdır.
Sigorta Sözleşmesinin Özel Görünüm Biçimleri
Sigorta sözleşmesinin özel görünüm biçimleri 3 şekilde karşımıza çıkmaktadır.
- Geçici himaye sağlayan sözleşmeler
- Abonman sigorta sözleşmeleri
- Birleştirilmiş sigorta sözleşmeleri
Geçici Himaye Sağlayan Sözleşmeler
TTK’da düzenlenmemiş olup ihtiyaç hasıl olduğunda söz konusu olurlar. Hayat ve hastalık branşlarında kullanılamazlar. Bu sözleşmeler, taraflar arasında sigorta sözleşmesinin kurulmasına yönelik olarak müzakereler devam ederken, sigorta ettirenin, asıl sigorta sözleşmesinin kurulmasına kadar geçen safhada ihtiyaç duyduğu sigorta sözleşmesinin sağlanmasına yönelik olarak akdedilen kısa süreli sözleşmelerdir. Burada iki sözleşme mevcuttur:
- Geçici himaye sağlayan sözleşme
- Taraflar kurulmasına karar verirse, ikinci bir sözleşme olarak asıl sigorta sözleşmesi
Abonman Sigorta Sözleşmeleri
TTK’da düzenlenmemiş; hiçbir yerde hüküm altına alınmamıştır. Özellikle deniz yoluyla yük taşınmasında çok sık karşılaşılır.
Sigortacı ve sigorta ettiren öncelikle bir çerçeve sigorta sözleşmesi üzerinde anlaşma yaparlar.
Örneğin, taraflar 6 ay, 1 yıl belirli nitelikteki yüklerin, belirli bir sürede; bazen coğrafi sınırlamalar da öngörülerek; taşınma sırasında karşılaşılacak rizikolara karşı sigorta ettirilmesi hususunda anlaşırlar. Sonrasında, her bir somut taşıma gerçekleşeceği zaman sigorta ettiren bildirimde bulunur. Sigortacı da somut taşıma işine ilişkin poliçeyi düzenleyip sigorta ettirene verir. Böylece akdedilen çerçeve sigorta sözleşmeleri, içi münferit sigorta sözleşmelerinde doldurulmuş olur.
Taraflar her defasında yeni bir sigorta sözleşmesi kurmaktansa; abonman sigorta sözleşmeleri ile bildirim yoluyla bu sağlanır.
Birleştirilmiş Sigorta Sözleşmeleri
TTK’da genel hüküm olarak düzenlenmemiştir, uygulamada ortaya çıkmıştır. Uygulamada paket sigorta sözleşmeleri de denir. 2 farklı görünüm biçimi mevcuttur:
- Birden fazla riziko tek bir poliçeyle teminat altına alınır. Örneğin, bir evin maliki, malik menfaatini yangın, hırsızlık, su baskını risklerine karşı teminat altına almak istiyor. Normalde bunun için her riziko adına tek tek sözleşme yapması gerekirken; birleştirilmiş sigorta sözleşmeleri sayesinde tek poliçeyle birden fazla riziko teminat altına alınır.
- Birden fazla kişinin tek poliçeyle teminat elde etmesidir. Mesela aile sağlık sigortası. Anne-baba-çocuk vs. aile sağlık sigortası yaparsa tek poliçeyle birden fazla kişi teminat elde etmiş olur.
TTK’da hüküm altına alınan (TK.1496) grup sigortalarıdır. Grup sigortaları, hayat sigortalarında düzenlenir. Bunun için en az 10 kişiden oluşan bir grup olması gerekir. Bir tane sigorta ettiren söz konusudur ve bu 10 kişiyi teminat altına alan bir sözleşme yapılır.
Örneğin, bir şirketin çalışanı olmak grup oluşturulmasına örnek verilebilir; bu grupta bulunan kişiler sigorta himayesinden yararlanacaklardır.
Sigorta hukukuna ilişkin dava ve işlemlerin takibinin vekil aracılığıyla yürütülmesi hak kaybının engellenmesi için oldukça önemlidir. Ekin Hukuk Bürosu olarak sigorta hukuku alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN