Sigorta Hukuku Nedir?
Sigorta hukuku, ya sosyal sigortalar bağlamında kamu hukuku kuralları ile oluşturulan ya da özel hukuk kurallarına tabi olarak yapılan bir sigorta sözleşmesi ile ortaya çıkan sigorta ilişkisini inceleyen ve düzenleyen hukuk dalıdır.
Sigorta hukuku temel olarak sosyal sigortalar ve özel sigortalar olarak ikiye ayırabiliriz.
Sosyal Sigorta Hukuku Nedir?
Sosyal sigorta hukuku, sosyal sigortaları konu alan sigorta hukuku dalıdır. Sosyal sigortalar, piyasa koşullarında sigorta teminatı elde etmek için yeterli maddi imkâna sahip olmayan kesimleri güvence altına almak için esas olarak kamu eliyle yapılan sigortalardır.
Sosyal sigortalardaki temel amaç kamu yararıdır. Sosyal sigortalar hukuku kapsamında, sosyal sigortaların türleri, sosyal sigortaları yapan kurumlar nitelikleri ve yapıları, sosyal sigortalardan yararlanma koşulları, bunun gibi konularla uğraşır.
TTK md.1450/7’ye göre sosyal güvenlik kurumları ile yapılan, yani sosyal sigortalar hakkında kendi kanunlarında aksine bir düzenleme olmadıkça, ticaret kanununun 6. kitabındaki sigorta hukukuna ilişkin hükümleri uygulanmaz.
Özel Sigorta Hukuku Nedir?
Özel sigorta hukukunda, kişilerin parayla ölçülebilen her türlü menfaatini güvence altına almak için özel hukuk hükümlerine tabi olarak ve tarafların serbest iradeleriyle akdettikleri sigorta sözleşmeleriyle oluşturulan sigorta ilişkisi incelenir. Kısacası özel sigorta hukukunun konusunu özel hukuka tabi olarak yapılan sigorta sözleşmeleri oluşturulur.
Özel sigorta hukukunun temel konuları, sigorta sözleşmesinin akdi, sigorta sözleşmesinin hükümleri, sigorta sözleşmesinin türleri, sigortacılık faaliyetleri, sigortacılıkla uğraşan kişi ve kurumların neler olduğu ve sigortacılık faaliyetlerinin denetlenmesi gibi hususlardır.
Özel Sigortalar ve Sosyal Sigortaların Aralarındaki Farklar
Özel sigortalar ve sosyal sigortaların aralarındaki farklar şunlardır:
- Sosyal sigortalarda nihai amaç kamu yararıdır, dolayısıyla bu sigortalarda risk/prim dengesi gözetilmez. (Prim, sigortacının sigorta ettirenin riskini taşıması karşılığında sigorta ettirenden alınan ücret, bedel, karşılıktır. Sigorta ücreti de denir.) Özel sigortalarda ise böylesine bir kamu yararı değil, kişilerin parayla ölçülebilen menfaatlerinin korunması amaçlanır. Bir başka ifade ile özel sigortalarda kural olarak ilk etapta kamu yararı gözetilmez. Dolayısıyla özel sigortalarda riski üstlenen sigortacı bunu kâr elde etmek için yapar, yani prim alabilmek için. Dolayısıyla özel sigortalarda risk/prim dengesi gözetilir. Bu da risk yükseldikçe prim miktarının yükselmesi demektir. Eğer risk çok yüksekse sigorta hiç yapılmayabilir. Örneğin savaş riski, nükleer patlamalardan kaynaklanan zararlar hiçbir sigortacı tarafından sigortalanmaz.
- Özel sigortalarda kişilerin parayla ölçülebilen her türlü menfaati teminat altına alınabileceğinden sınırlı sayıda değildirler. Oysa sosyal sigortaların türleri kanunda belirtilenlerle sınırlıdır.
- Sosyal sigortaların kaynağını kanun hükmü teşkil eder, oysa özel sigortaların kaynağını sigorta sözleşmesi yani tarafların iradesi teşkil eder.
- Sosyal sigortalarda sigorta ilişkisi kural olarak isteğe tabi değildir. Yani taraf iradesi ile kurulmazlar ve sona erdirilemezler. Sosyal sigortalar zorunludur. Kanunda belirtilen koşulları sağlayan kişiler kendiliğinden sosyal sigorta kapsamına dâhil olurlar. Oysa aynı şey özel sigortalar için geçerli değildir. Bir kişinin özel sigorta güvencesine sahip olabilmesi için bir sigorta şirketi ile sigorta sözleşmesi akdetmesi gerekir. Yani özel sigortalar kendiliğinden elde edilemez. Burada sigorta sözleşmesinin akdi tarafların iradesine bağlı olduğu için istenildiği zaman da sona erdirilebilir (sözleşme özgürlüğü ilkesi). Bunun istisnası zorunlu sigortalardır. Özel sigorta hukukunda da kanun koyucunun yapılmasını zorunlu hale getirdiği bazı sigorta sözleşmeleri vardır. Örneğin, deprem sigortası, trafik sigortası gibi. Sigorta özel sigorta şirketinden temin edilmişse özel sigorta vardır ancak ilişkideki kurum sosyal sigorta kurumuysa o bir sosyal güvenlik sigortasıdır. Bu ayrım, zorunlu özel sigorta ile sosyal sigortayı ayırmaya yarar.
Sigortanın Faydaları Nelerdir?
Sigortanın temel faydası, riskin paylaşılmasını, bir başka ifadeyle riskin dağıtılmasını sağlamaktır.
Örneğin bir köyde 10 ev olduğunu düşünelim. Her bir evin değerinin de 10 birim olduğunu varsayalım. Köyde her sene bir yangın çıkmakta ve bir ev tamamen harap olmaktadır. Bunun üzerine köylüler aralarında para toplamak suretiyle yanan evin sahibinin zararını karşılamaya karar verirler. Zararın karşılanması için her bir köylüden senelik 1 birim para toplanmaktadır. Böylelikle her sene 10 birim para toplanmakta ve zarar karşılanmaktadır. Sigortanın en yalın hali budur.
Sigorta bireylerin kendilerini güvende hissetmesini sağlar. Ki bu sigortanın psikolojik yönünü oluşturur. Bir girişimde bulunacak kişi buradaki riskleri sigortacıya temin ettirdiğinde ticari hayatta daha cesur hareket etmesine sebep olacak ve ticari hayatı canlandıracaktır. Bu güvence bir dezavantaj da oluşturabilir.
Sigorta aynı zamanda bir tasarruf aracıdır. Keza sigorta şirketlerine ödenen primler sigortacının elinde birikerek büyük meblağlara varan fonların oluşmasını sağlar. Bu fonlar, dolaylı olarak ülke ekonomisine de olumlu etki yapar. Ama aynı zamanda sigorta bireysel manada da tasarruf aracıdır.
Hayat sigortaları, kişilerin belli şartlar altında ödedikleri primlerin çok daha üstünde meblağların elde edilmesini sağlamaktadır. (Hayat sigortaları yabancı literatürde yatırım sigortası olarak geçer.)
Sigortada Ahlak Riski Nedir?
Sigortada ahlak riski kişinin gerçekleşecek olumsuz sonuçları başkasının üstleneceğini bildiğinden normalde almayacağı riski alması halidir.
Ahlaki tehlike, riskle karşı karşıya kalan bir birey, sigortalı olup olmadığına bağlı olarak davranışını değiştirdiğinde ortaya çıkar.
Örneğin, diş bakımı sigortası, bireylerin ağız hijyeni konusunda daha az dikkatli olmalarına neden olabilir, bu da daha yüksek çürük olasılığına (ex ante ahlaki tehlike) yansıyabilir veya bir dişin çıkarılması durumunda, bireyler sadece sigortalı olmaları durumunda (eski ahlaki tehlike) bir diş implantına karar verebilirler.
Bireyleri zararların sınırlandırılmasında (ex ante ahlaki tehlike) veya tıbbi bakım kullanımını kısıtlamada (ex post moral tehlike) bir miktar çaba göstermeye teşvik etmek için, sigorta sözleşmeleri tipik olarak kesintileri ve / veya koasürans (genel anlamıyla sigorta edilen riskin çeşitli taraflar arasında bölüşülmesi) oranlarını kullanarak tahakkuk eden maliyetin bireysel kısmını empoze eder. Bu, ahlaki tehlikenin sonucunun, olumsuz seçimde olduğu gibi, kısmi sigorta (eksik kapsama) olduğu anlamına gelir.
Ahlaki tehlike sigortaya verilen bir tepkiden oluştuğundan, aynı düzeyde sigorta kapsamı için özel pazarda olduğu gibi bir NHS altında da mevcuttur. Yine de, iki sektör ahlaki tehlikeyle çok farklı şekillerde ilgilenmektedir.
NHS, sağlık hizmetlerini, örneğin bekleme listeleri, kapı bekçiliği ve bireylerin seçimlerini sınırlayarak karneye bağlayarak bununla ilgilenir. Aslında sağlık hizmetlerine gecikmiş erişim, bir tür sınırlı sigorta kapsamıdır ve bu nedenle zararların önlenmesi ve bunun sonucunda sınırlandırılması (ex ante ahlaki tehlike) veya tıbbi bakımın bireysel kullanımını kısıtlamak için teşvikler verebilir (ex post ahlaki tehlike).
Benzer şekilde, özel piyasada, bireyler tipik olarak tam olarak sigortalı değildir (kesintiler ve koasürans oranları nedeniyle) ve aynı mekanizma geçerlidir. Bu nedenle, her sektörün ahlaki tehlikeden ne ölçüde etkilendiği, her sektörün eksik kapsanmasının önemine bağlıdır.
İlginçtir ki, yinelenen bir sigorta sistemi ahlaki tehlikeyle iyi başa çıkabilir. Gerçekten de, bir yandan bireyler iki kez sigortalıysa, diğer yandan, NHS sağlık hizmetleri ve özel sigorta karşılıklı olarak münhasırdır. Başka bir deyişle, belirli bir sağlık olayı için bir sigorta poliçesine sahip olduğu için, bir hasta NHS’ye giderse, sigorta kapsamı talep edilmez ve bunun tersi de geçerlidir.
Prensip olarak, hasta, ahlaki tehlikeyle daha iyi veya daha kötü başa çıkan, eksik kapsama alanına sahip iki sektörle karşı karşıyadır. Buna karşılık, tamamlayıcı sigorta, kamu sektöründe var olabilecek gereksiz bakımı önlemek veya caydırmak için herhangi bir teşviki yok eder, çünkü birey genellikle tamamen sigortalıdır (çünkü özel olarak birey cepten ödeme için sigortalıdır).
Ahlaki tehlikenin varlığına ilişkin bir sonuca varmak için: Daha fazla teminat sunan sigorta sözleşmelerinin sağlık hizmetlerinin daha fazla kullanılmasıyla ilişkili olup olmadığını test etmek önemlidir.
Olumsuz seçim ve ahlaki tehlike nedenlerinde çok farklı olsa da tam olarak aynı gözlemlenen piyasa etkisine yol açtığını unutmayın: Daha az kapsama alanına sahip sigorta sözleşmeleri, daha az sağlık hizmeti kullanan bireylerle ilişkilidir.
Sigorta hukukuna ilişkin dava ve işlemlerin takibinin vekil aracılığıyla yürütülmesi hak kaybının engellenmesi için oldukça önemlidir. Ekin Hukuk Bürosu olarak sigorta hukuku alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN