Milletlerarası Derdestlik ve Bekletici Mesele
Derdestlik tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olan ikinci bir davanın açılması olarak tanımlanmaktadır. Bu şekilde ortada iki tane aynı taraflar arasında aynı dava sebebine dayanan aynı konuda iki dava oluyor.
Derdestlik iç hukuku bakımından HMK m. 114/1-ı) uyarınca bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Dava şartları da yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir ve taraflar da yargılamanın her aşamasında bu durumu ileri sürebilir.
Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkların tarafları, dava yetkili bir ülke mahkemesinde derdest iken, bir başka ülke mahkemesinde tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davayı açabilmektedir. Bu husus karşımıza iki farklı durumda karşımıza çıkmaktadır:
- Dava herhangi bir yetkili ülke mahkemesinde görülmekte iken; davayı, aynı davayı bir başka yetkili ülke mahkemesinde açmasıdır.
- Dava herhangi bir yetkili ülke mahkemesinde derdest iken; aynı dava ilk davanın davalısı tarafından bir başka ülke mahkemesinde, adeta bir karşı dava şeklinde açılmasıdır.
Aynı davanın birden çok ülke mahkemesinde görülmesi, milli mahkemelerce milletlerarası derdestlik itirazının kabulü ile önlenebilir.
Türk Hukukunda Milletlerarası Derdestlik
Türk hukukunda yabancı derdestliğe ilişkin olarak ne 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununda ne de HMK’da açık bir hüküm mevcuttur. Türk hukuku bakımından yabancı derdestlik üç halde ileri sürülebilir:
- MÖHUK m.41 uyarınca, Türk vatandaşlarının kişi hallerine ilişkin davalar yabancı ülkede açılmadığı veya açılamadığı takdirde Türk mahkemelerinde görülebilecektir.
- MÖHUK m.47 uyarınca, yabancı mahkeme yetki sözleşmesiyle yetkilendirildiği takdirde ancak yabancı mahkeme kendisini yetkisiz sayarsa veya yetki itirazında bulunmazsa dava Türk mahkemesinde açılabilecektir.
- Milletlerarası bazı anlaşmalarda yetkili kılınan mahkemelerde daha önce dava açıldığında daha sonradan diğer bir ülke mahkemesinde dava açılırsa derdestlik ileri sürebilme imkânı tanınmışsa derdestlik ileri sürülebilecektir.
Yukarıda sayılan hallerde yabancı ülkede dava açıldığı takdirde bu davanın Türkiye’de açılması halinde milletlerarası derdestlik ileri sürülebilecektir. Bu üç hal dışında milletlerarası derdestlik kabul edilip edilmeyeceği konusunda görüş ayrılığı bulunmaktadır.
Türk Hukukunda Milletlerarası Bekletici Mesele
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 165. maddesine göre, “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilir.”
Söz konusu maddeden de anlaşılacağı üzere; Türk mahkemesi, görmekte olduğu davanın karara bağlanabilmesi, bir başka davanın kısmen veya tamamen sonucuna bağlı ise, önündeki davayı başka bir davanın konusu olan ihtilafın kesin karara bağlanmasına kadar erteleyebilir.
İç hukuk bakımından bekletici mesele kanunda açıkça zorunlu kılınmadıkça ihtiyari niteliğe sahiptir.
Bekletici mesele yapma hususunda yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıklar bakımından yabancı mahkeme kararının bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı konu tartışmalıdır.
- Bir görüşe göre en azından ilgili yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi mümkünse bekletici mesele yapılabilmelidir.
- İkinci görüşe göre ise yabancı mahkeme kararları hiçbir şekilde bekletici mesele yapılamaz.
Türk hukukunda bu konuyla ilgili bir düzenleme mevcuttur. Türk Ticaret Kanunu’nun 1361. Maddesine göre,
“(1) İhtiyati haciz kararı veren mahkeme, haksız çıkan alacaklı aleyhine açılacak tazminat davasını da görmeye yetkilidir.
(2) Deniz alacağının esası hakkında yurtiçinde veya yurt dışında mahkemede veya hakem önünde dava açılmışsa, bu davanın sonuçlanması, tazminat davası yönünden bekletici sorun oluşturur.”
Milletlerarası Özel Hukuk, oldukça kapsamlı bir konu olup uzmanlık gerektirmektedir. Milletlerarası Özel Hukuka ilişkin olarak herhangi bir hukuki destek talebiniz bulunması halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.
Stj. Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN