Medeni Usul Hukuku

Medeni Usul Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler

Medeni Usul Hukuku çok geniş bir kavram olması sebebiyle, bu makalede verilen bilgiler ancak özet niteliğini haizdir. Medeni Usul Hukuku, en kısa anlatımıyla öncelikle özel hukukta taraf menfaatlerini koruyan bir devlet faaliyetidir. Medeni Usul Hukuku hukuk barışının sağlanmasını amaçlamaktadır ve bu amaç doğrultusunda; özel hakların mahkeme kararı vasıtasıyla nasıl korunacağını sıkı şekil şartları ile ortaya koyar. Bu nedenle şekli bir hukuk dalı olarak nitelendirilir. 

Medeni Usul Hukukunun Temel Kaynakları 

Medeni Usul Hukuku aşağıdaki kaynaklardan faydalanmaktadır:

  • Anayasa,
  • 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu,
  • Maddi hukuka ait kanunlardaki usul hükümleri,
  • Diğer kanunlar,
  • Medeni Usul Hukukuna ilişkin yönetmelikler,
  • Yargıtay Kararları,
  • Doktrin.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hakkında

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hakkında

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu; 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 12 kısımdan ve 450 maddeden oluşmuştur. Kısımların kapsamı sırasıyla ;

  • Kısım – Genel Hükümler 
  • Kısım – Dava Çeşitleri, Dava Şartları ve İlk İtirazlar
  • Kısım – Yazılı Yargılama Usulü
  • Kısım – İspat ve Deliller
  • Kısım – Hüküm ve Davaya Son Veren Taraf İşlemleri
  • Kısım – Basit Yargılama Usulü
  • Kısım – Yargılama Giderleri ve Adli Yardım
  • Kısım – Kanun Yolları
  • Kısım – Çekişmesiz Yargı
  • Kısım – Geçici Hukuki Korumalar
  • Kısım – Tahkim
  • Kısım – Son Hükümler

Medeni Usul Hukukunun Yer Bakımından Uygulanması

Kural olarak mevcut bir uyuşmazlığa, gerçekleştiği yer hukuku uygulanır. Bu kural Devletler Özel Hukukuna ait “lex causae” (uyuşmazlığın hukuku) kavramıyla açıklanmaktadır.

Medeni Usul Hukukunda ise genel kuralın aksine, mevcut uyuşmazlığa davanın açıldığı yer hukuku uygulanır. Yine Devletler Özel Hukukuna ait “lex fori” (hakimin hukuku) kavramıyla açıklanmaktadır. Bunun istisnası deliller bakımından söz konusu olmaktadır. İspat kuralları bakımından ise hak nerede ve hangi ülkede doğmuşsa kanıtların işlemin yapıldığı yer yasasına tabi olması gerekir. 

Medeni Usul Hukukunun Zaman Bakımından Uygulanması

Medeni Usul Hukuku kurallarının zaman bakımından uygulanması HMK m.448 kapsamında derhal uygulanır.

Yeni usul kuralları henüz başlamamış veya tamamlanmamış usul işlemlerine derhal uygulanır. Ancak kanun tamamlanmış işlemleri etkilememesi şartı getirerek, yeni yürürlüğe girmiş bir kanunun tamamlanmamış usul işlemlerini etkileyeceğini işaret etmektedir.

Medeni Usul Hukukuna Hakim Olan Temel İlkeler

Medeni Usul Hukukuna hakim olan temel ilkeler 6100 sayılı HMK 24 ve 32. maddeler arasında sayılmıştır. Buna göre;

Tasarruf ilkesi

Tasarruf ilkesi HMK m.24’te hüküm altına alınmıştır. Buna göre;

Tasarruf ilkesi

MADDE 24-(1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. 

(2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. 

(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder.

Taraflarca Getirilme İlkesi

Taraflarca getirilme ilkesi davanın temelini oluşturan olgular ve kanıtların dosyaya sunulması taraflarca yerine getirilmelidir. Yargıç bu hususta taraflara telkin veya teşvikte bulunamaz. 

Taraflarca getirilme ilkesi 

MADDE 25- (1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. 

(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.

Taleple Bağlılık İlkesi

Taleple bağlılık ilkesi yargıcın tarafların istemleri ile bağlı olduğu, istemlerinden fazlasına veya talep dışında başka bir hususta karar veremeyeceğini ifade eder. Ancak yargıç duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir.

Taleple bağlılık ilkesi 

MADDE 26- (1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. 

(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.

Hukuki Dinlenilme Hakkı

Hukuki Dinlenilme Hakkı

Hukuki dinlenilme hakkı adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. HMK m.27’de düzenlenmiştir.

Hukuki dinlenilme hakkı 

MADDE 27- (1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. 

(2) Bu hak; 

a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, 

b) Açıklama ve ispat hakkını, 

c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, 

içerir.

Aleniyet İlkesi

Aleniyet ilkesi gereğince yargılamalar kamuya açık olarak yapılır. 

Aleniyet ilkesi 

MADDE 28- (1) Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir. 

(2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir. 

(3) Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır. Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar. 

(4) Hâkim, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanları o yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarır ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar ederek bu hususu tutanağa geçirir.

Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü

Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğünün temeli dürüstlük kuralına dayanmaktadır. Buna göre kişiler, haklarını kullanırken veya borçlarını ifa ederken başkalarıyla olan ilişkilerinde güven sarsıcı davranışlardan kaçınmalı, namuslu, ahlaklı ve iyi niyetli bir insandan beklenecek şekilde davranmalıdır.

Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü 

MADDE 29- (1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. 

(2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun biçimde yapmakla yükümlüdürler

Usul Ekonomisi İlkesi

Usul ekonomisi ilkesi yargılamanın hızlı, düzenli ve tutumlu yürütülmesini ifade eder.

Usul ekonomisi ilkesi 

MADDE 30- (1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.

Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi

Hâkimin davayı aydınlatma ödevi HMK m.31’de düzenlenmiştir.

Hâkimin davayı aydınlatma ödevi 

MADDE 31- (1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.

Yargılamanın Sevk ve İdaresi

Yargılamanın sevk ve idaresi hakim tarafından yerine getirilir. 

Yargılamanın sevk ve idaresi 

MADDE 32- (1) Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır. 

(2) Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez.

Hukukun Uygulanması

Hukukun uygulanması ilkesi hakimin Türk Hukuku mevzuatı ile örf adet hukukunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri somut olaya uygulaması demektir.

Hukukun uygulanması 

MADDE 33- (1) Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.

Teksif İlkesi

Teksif ilkesi, tarafların bütün sav ve savunma nedenlerini, belli usul kesitine kadar ileri sürebileceklerini ifade eder. Dava veya savunmanındeğiştirilmesi yasağı, teksif ilkesinin bir gereğidir. 

İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi 

MADDE 141- (1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. 

(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.

Sonuç

Medeni usul hukuku, aile hukuku, miras hukuku ve sözleşmeler gibi alanlarda karmaşık süreçleri içeren ve doğru şekilde yönetilmesi gereken bir hukuk dalıdır. Bu alanda, davaların doğru bir şekilde ilerlemesi ve sonuçlandırılması için derinlemesine bilgi ve deneyim gereklidir.

Uzman olmayan kişilerin bu süreçleri yönetmesi zor olabilir ve yanlış adımlar ciddi sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla, medeni usul hukukuyla ilgili davalarda veya işlemlerde profesyonel bir avukatın yardımından faydalanmak, müvekkillerin haklarını korumak ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunmak açısından son derece önemlidir.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Evrim ÜSTÜNDAĞ

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu