Medeni Hukukta Hakların Korunması ve Kaybedilmesi
Medeni Hukukta Hakların Korunması ve Kaybedilmesini ayrı ayrı incelemek gerekirse;
Hakların Korunması Nedir?
Hakların korunması, kişilerin hakka aykırı davrandıkları zamanlarda gündeme gelmektedir. Hakların korunması kural olarak devletten talep edilir. Kişinin kendi hakkını kendisinin koruması hukuk düzeni tarafından kabul edilmemiştir.
Hakların Korunması Nasıl Sağlanır?
Hakların korunması talep, dava, cebri icra ve hak sahibinin kendi hakkını kendisinin koruması ile sağlanabilir.
Talep Nedir?
Hak sahibi, diğer şahısların hakkına uyguna davranmasını isteyebilir. Örneğin alacak hakkı olan şahsın borçludan 6000 TL olan alacağını talep etmesi.”
Dava Nedir?
Hak sahibinin talebini yargı organları aracılığıyla kullanmasına dava denir. Talebi sonuçsuz kalan hak sahibi yargı organlarına başvurur. Yargı organlarına başvurma olanağına dava açma hakkı denir.
Cebri İcra Nedir?
Dava sonucunda aleyhine karar verilen kişi mahkeme kararını yerine getirmezse kararın cebri icra yolu ile yerine getirilmesi sağlanır.
Cebri icra kural olarak devlet eliyle sağlanır. Kanunda öngörülen bazı hallerde mahkeme kararına gerek olmaksızın cebri icraya başvurulabilir. Örneğin para alacaklarında mahkeme kararı olmadan doğrudan icra takibi başlatılarak devlet gücü ile alacağın tahsil edilmesi sağlanabilir. Bunun yanı sıra bazı borçların cebri icraya konu olması mümkün değildir. Bir şeyin yapılması ya da yapılmaması gibi edimler cebri icranın konusunu oluşturamaz. Mahkemenin re’sen yapabileceği işlemlerin de yerine getirilmesi için de cebri icraya gidilmesine gerek yoktur.
Hak Sahibinin Kendi Hakkını Kendisinin Koruması Ne Demektir?
Kişilerin haklarını kendilerinin koruması kural olarak yasaktır. Aksine davranışlar haksız fiil kapsamında olacaktır. Hakkı ihlal edilen kimsenin devletin yetkili organlarına ya da cebri icraya başvurması gerekmektedir. Kişinin kendi hakkını kendisinin koruyabileceği haller haklı savunma, zorunluluk hali, savunma hakkı ve ihkakı hak şeklindedir.
Bir kimsenin kendisinin ya da başkasının mal veya şahıs varlığına yönelik, devam etmekte olan haksız saldırıya karşı göstermiş olduğu savunma haklı savunma olarak adlandırılmaktadır.
Bir kimsenin kendisinin ya da başkasının mal veya şahıs varlığına yönelik açık tehlikeden kurtulmak için üçüncü kişinin mallarına zarar vermesine zorunluluk hali denir. Zorunluluk halinde zarar sebebiyle sorumluluk hakkaniyet ilkesine göre belirlenir.
Zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir. Zilyet, rızası dışında kendisinden alınan şeyi taşınmazlarda el koyanı kovarak, taşınırlarda ise eylem sırasında veya kaçarken yakalananın elinden alarak zilyetliğini koruyabilir. Ancak, zilyet durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçınmak zorundadır. Bu durum savunma hakkı kapsamındadır.
İhkakı hak kişinin hakkını kendi kendine korumasıdır. İhkakı haktan kaynaklanan zarardan sorumluluk TBK m.64 yer alan “Hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşullara göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayacak ise ve hakkının kayba uğramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını önleyecek başka bir yol da yoksa, verdiği zarardan sorumlu tutulamaz.” hükmüne göre tespit edilir.
Hakların Kaybedilesi Ne Demektir?
Nispi Kayıp Nedir?
Hakkın devredilmesi halinde devreden açısından hak sona erer. Bu duruma hakların nispi kaybı denmektedir. Nispi kayıpta hak yalnızca devreden açısından sona ermektedir.
Mutlak Kayıp Nedir?
Bir hakkın kendisinin sona ermesine hakkın mutlak kaybı denir. Mutlak hak kaybı farklı şekillerde gerçekleşebilir. Örneğin hak sahibinin hakkından feragat etmesi, hakkın süresinin dolması…
Stj. Av. Atike KARAMAN & Av. Ahmet EKİN