Kişilerin Huzur Ve Sükûnunu Bozma Suçu ve Cezası
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde düzenlenmiştir.
Söz konusu maddeye göre, “Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçuyla Korunan Hukuki Değer
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu ile insanların huzurlu ve sakin bir şekilde normal hayat düzenlerini sürdürmeleri korunmaktadır.
Ancak madde metninden anlaşıldığı kadarıyla bu koruma, söz konusu değerler her bozulduğunda veya yoğun nitelikte olmayan rahatsızlıklarda sağlanamamaktadır.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Fail ve Mağdur
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun faili bakımından kanunda herhangi bir özellik aranmış değildir. Dolayısıyla herkes bu suçun faili olabilir.
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçun mağduru da herhangi bir kimse olabilecektir.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Eylem
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun maddi unsurunu oluşturan hareketler seçimlik olarak ve ısrarla işlenmesi bakımından bağlı hareketli olarak madde metninde sayılmıştır.
Bu hareketler;
- Kişilere telefon edilmesi,
- Kişilere karşı gürültü yapılması,
- Hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasıdır.
Madde metninden anlaşıldığı ve madde gerekçesinde de yer aldığı gibi bu hareketlerin hangisi yapılırsa yapılsın “ısrarla” yapılmaları gerekecektir.
Buradan iki sonuç çıkarabiliriz. Birincisi söz konusu hareketlerin ısrarla yapılmaması halinde suçun maddi unsuru gerçekleşmiş olmayacaktır. Hatta bu ısrar olmadan kişiler belki bir-iki defa yapılan bu hareketlerden rahatsızlık duysalar dahi, huzur ve sükûnları bozulsa dahi suç oluşmayacaktır.
İkinci olarak ise hareketlerin ısrarla yapılmış olmasına rağmen mağdurun rahatsız olmaması, huzurunun bozulmaması söz konusu olabilir.
Kanaatimizce bu durumda dahi suç oluşmuştur. Nitekim kanun mutlaka netice bakımından kişilerin rahatsızlık duymalarını aramamıştır. Rahatsızlık verici ve huzuru bozucu nitelikteki hareketlerin ısrarla yapılmalarını yeterli görmüştür. Ancak fiil takibi şikâyete bağlı bir suç olduğundan, kanaatimizce kişilerin huzurlarının bozulduğu ve rahatsız oldukları fiili şikâyet etmeleriyle ortaya çıkabilecektir.
Hemen belirtelim ki suçun oluşması bakımından mutlaka şikâyetin yapılması gerekli değildir. Bir başka deyişle şikâyet suçun oluşmasına yönelik unsurlardan biri değil aksine oluşan suçun takip edilmesi ile ilgili bir dava şartıdır.
Kişilere telefon edilmesi, sabit ya da mobil telefonla yahut araç telefonuyla kişilerin iletişim sistemlerine ulaşılmasıdır. İnternet üzerinden gerek ücretli gerekse ücretsiz olarak sabit ya da mobil veyahut araç telefonlarının aranması halinde de bu suç oluşacaktır. Dolaylı failin de mutlaka klasik anlamda telefon ile karşı tarafı aramasına gerek yoktur. Telefon edilmesinden söz edildiğine göre telefon edilmesi gerekli ve yeterlidir. Mutlaka telefonla görüşülmesi hatta telefonun açılmasına dahi gerek yoktur. Bu anlamda kişinin telefonunu sadece çaldırmak suretiyle çağrı bırakarak rahatsızlık vermek de bu suçu oluşturabilecektir.
Öte yandan örneğin bir kişiye sürekli olarak boş elektronik posta ya da elektronik kısa mesaj (SMS) göndermenin bu suçu oluşturup oluşturmayacağı tartışmalıdır. Gerçekten şayet hükümdeki “telefon etmek” ifadesi lafzi olarak yorumlanır ise söz edilen bu hareketler, bu ifade içinde yer almazlar.
Eklemek gerekir ki, şayet iletişim içerikleri hakaret ya da tehdit niteliği taşıyor ise, örneğin bir kişiye çok sayıda hakaret içerikli mesaj gönderilmiş olması durumunda iki ayrı suçu bulunduğu kabul edilmeli ve fiilleri içtima hükmü uygulanmalıdır.
Gürültü yapılması; normal hayat şartları içerisinde gerçekleşen ses yoğunluğunun ötesinde, insanı rahatsız edici nitelikte sesler çıkarılmasıdır. Bu gürültü herhangi bir alet ya da araç gereçten çıkabileceği gibi, bunun için insanlar ya da hayvanlar da kullanılabilir. Maddede belirtilen diğer bir durum ise huzur ve sükûnun hukuka aykırı başka herhangi bir davranışla bozulmasıdır. Bu davranış hukuka aykırı olmakla birlikte herhangi bir şekilde yapılabilir.
Dolayısıyla telefon etme ya da gürültü yapma dışında kalan ve hukuka aykırı olarak yapılarak kişilerin huzur ve sükûnunu bozmaya elverişli başka herhangi bir davranış bu suçu oluşturabilecektir. Örneğin, önünde giden aracın şoförünü rahatsız etmek amacıyla sürekli şekilde selektör yapmak (uzun farları yakmak) suretiyle takip eden kişinin eylemi bu suçu oluşturabilir.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçuna Etki Eden Haller
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçuna ilişkin TCK m. 123’de herhangi bir nitelikli hal öngörülmemiştir.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunun Hukuka Aykırılık Unsuru
Failin sorumluluğunun oluşabilmesi için yapılan fiilin hukuka aykırı olması gerekir. O halde hukuk düzenine uygun yapılan hareketler suç tipinde gösterilen hareketlere uygun olsa bile suç oluşmayacaktır.
Kişinin ev taşıması nedeniyle bütün gün veya bütün hafta sonu gürültü yapmış olması halinde yapılan fiil hukuka aykırı olmayacaktır. Zaten kanun bu fiiller bakımından özel kast aradığı için verilen örnekte de bu kast oluşmayacağından dolayı fiil hukuka aykırı da olmayacaktır. Ancak bu durum suçun manevi unsuru ile ilgilidir.
Hukuka uygunluk sebeplerinden hakkın icrası bu suç tipi bakımından söz konusu olabilir. Örneğin slogan atmak, bazı araçlar kullanarak gürültü yapmak şeklindeki protesto niteliği taşıyan düşünce açıklamaları, şiddet içermediği sürece, huzur ve sükûnu bozmuş olsa da ifade hürriyeti kapsamı içinde değerlendirilmelidir.
Aynı şekilde ilgilinin rızası de TCK m. 123’de düzenlenen bu suç tipi açısından bir hukuka uygunluk nedeni olarak değerlendirilebilir.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunun Manevi Unsuru
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun manevi unsurunu özel kast oluşturur.
Bu kast “Sırf huzur ve sükûnu bozmak maksadıdır. Burada failin mutlaka mağdur ya da mağdurların huzurunu bozmayı ve rahatsız etmeyi amaçlaması gerekir.
Bunların dışında örneğin kişiye hakaret etmek için, kişiyi tehdit etmek için yapılan telefon aramaları bu suçu oluşturmayacak şartlan varsa hakaret veya tehdit vb. suçları oluşturacaktır. Bu nedenle protesto amaçlı ve süreklilik niteliği taşıyan eylemler örneğin her gün saat dokuzda tencere-tava ile ses çıkarılması bu suçu oluşturmaz.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Teşebbüs
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunda teşebbüs teorik olarak mümkün gözükmektedir.
Huzur ve sükûnun bozulması amacıyla belirtilen hareketlerin yapılması yeterli olup mutlaka mağdurun rahatsız olması, yani huzur ve sükûnun bozulma neticesinin gerçekleşmesine gerek yoktur. Dolayısıyla hareketler yapılmasına rağmen mağdurun rahatsız olmaması durumunda fiilin teşebbüs aşamasında kaldığından bahsetmek mümkün değildir; suç tamamlanmış sayılacaktır.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozmaya yönelik fiillerin takibi mağdurun şikâyetine bağlıdır. Bu durum TCK m. 123’de açıkça hüküm altına alınmıştır.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunun Cezası
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir.
Kasten işlenmiş olan suçlar da bir yıl ve altındaki hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir.
Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçunda Görevli Mahkeme
TCK m. 123 kapsamındaki fiiller balonundan görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Nitekim fiillere ilişkin öngörülen ceza 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
Ekin Hukuk Bürosu olarak; suçun mağduru veya faili olmanız halinde sürecin takibini gerçekleştirebiliriz. Ceza hukuku alanında uzman avukat kadromuzla görüşmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN