Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi veya kayda alınması suçu, iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı inancıyla yaptığı konuşmaların dinlenmesi, kayda alınması veya kaydedilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi ile oluşur.
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, benzer hukuki değerleri korumakla birlikte, aşağıdaki suçlarla karıştırılmamalıdır:
- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu,
- Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu,
- Kişisel verileri ele geçirme, yayma veya başkasına verme suçu,
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu.
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçuyla Korunan Hukuki Değer
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçuyla korunan hukuki değer özel hayatın gizliliğidir. Zira kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmalar da özel hayat alanına dâhildir.
Öte yandan bu suçla daha dar bir anlamda sözün gizliliğinin korunduğu da söylenebilir.
Yine suç düşünce özgürlüğü ile de ilintilidir. Zira konuşmanın dinlenmesi ve/veya kayda alınması korkusu yaşayan kişiler düşüncelerini özgürce ifade etmekten çekinebilir.
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Fail ve Mağdur
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun faili herkes olamaz. Gerçekten, bu suçun faili olabilmek için aleni olmayan bir konuşmanın tarafı olmayan bir kişi olmak gerekir. Hükümde yer alan “kişiler arasındaki ” ibaresi bunu ifade etmektedir.
Aleni olmayan söyleşiler açısından ise söyleşiye katılan kişi tarafından işlenebilecek bir suç söz konusudur. Bu sonuç “katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi” ibaresinden çıkmaktadır. Bu sebeplerle suç fail bakımından özgü suç niteliğindedir.
Fiil, mağdur açısından da özgü nitelik taşımaktadır. Gerçekten her iki fıkra anlamında da fail ve mağdur konuşma ya da söyleşinin taraflarından biri, bunlara katılan bir kişidir.
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Eylem
Eylemden anlaşılması gereken farklı nedenler bulunmaktadır. Bunlar:
- Kişiler arasındaki alenî olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleme veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydetme (m. 133/1)
- Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alma (m. 133/2):
- Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi sureliyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa etmek (m. 133/3)
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Hukuka Aykırılık Unsuru
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunda mağdurun rızası tipikliği kaldıran bir husustur. Zira fiilin “rıza olmaksızın” işlenmesi gereği tipte ayrıca belirtilmiştir.
Kanun hükmünün icrası bu suç bakımından bir hukuka uygunluk sebebi olarak ortaya çıkabilir. CMK m. 135 (iletişimin dinlenmesi ve tespiti) kapsamında dinleme ya da kayda alma halinde bu hal, bir hukuka uygunluk sebebi ise de bu durumda artık bir haberleşme söz konusu olduğundan bu suç bakımından uygulanamaz; ancak madde 132 bakanından bir hukuka uygunluk sebebi oluşturabilir.
Öte yandan bu suç bakımından meşru savunma hukuka uygunluk sebebinin gerçekleşebileceği de ileri sürülmektedir. Örneğin, tehdit edilen kişinin tehdit edenin sesini kaydetmesi durumunda meşru savunmadan söz edilebilir.
Yargıtay ise doğrudan hukuka aykırılık unsuruna vurgu yapmasa da suçun oluşmayacağı kanaatindedir: “Sanığın kendisini arayıp hakaret ve tehditte bulunan katılanın konuşmalarını telefonuna kaydetmekten ibaret eyleminde, TCK’nın 133/1 ve 133/2. maddesindeki suçların yasal unsurlarının gerçekleşmediği gözetilmeksizin mahkemece sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirir.”
Öte yandan Yargıtay yeni tarihli bir kararında ise sanığın hukuka aykırılık bilinci ile hareket etmediğinden bahisle beraat kararı verilmesi gerektiğine hükmetmiştir: “Tarafı olduğu söyleşiyi kaydetmek suretiyle elde ettiği verileri üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına dair hakkında bir delil bulunmayan sanığın, iş mahkemesindeki iddialarını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlama amacım taşıyan eylemlerinde hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmadığı nazara alındığında. sanığa yüklenen TCK’nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurları somut olayda gerçekleşmediği gibi, hukuki ihtilaf ile ilgili konuşmaların katılanın özel yaşam alanına dair ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunmaması sebebiyle sanığın eylemlerinin TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacağı anlaşıldığından, sanık hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı beraat kararı verilmesine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.”
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Manevi Unsuru
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu genel kastla işlenebilir.
Kast suçun kanuni tanımında yer alan unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olduğuna göre fail konuşmanın aleni olmadığını, taraflardan birinin rızasının bulunmadığını da biliyor olmalıdır. Bu çerçevede suçun olası kastla işlenmesi de mümkündür. Bu halde ceza indirilir (m. 21/2).
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda Teşebbüs
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu bakımından tüm konuşmanın kayda alınması gerekmediği için hareketin bölünmesi, dolayısıyla teşebbüsün söz konusu olması mümkün görünmemektedir.
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçuna İştirak
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçuna iştirak mümkündür.
Söyleşilerin kayda alınması suçunun (m. 133/2) faili ancak söyleşiye katılan bir insan olabileceği için (özgü suç) bu suça iştirak ancak azmettiren ve yardım eden şeklinde gerçekleşebilir (m.40/2).
Bununla birlikte aralarında iştirak iradesi bulunan birden fazla kişinin söz konusu konuşmaları aynı anda kayda almış olması durumunda birlikte (müşterek) faillikten söz edilebilir.
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunda İçtima
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu içtima bakımından bir özellik göstermez. Ancak m. 133/1 anlamında kaydetme sırasında dinleme de gerçekleşmişse artık hem dinlemeden hem de kaydetmeden ayrı ayrı ceza verilmez. Zira her iki hareket bu suç bakımından seçimlik olarak öngörülmüştür.
Şayet m. 133/1-2 anlamında elde edilen bilgi aynı zamanda kişinin şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteyse bu bilginin yarar sağlamak maksadıyla açıklanacağı yönünde tehditte bulunulmuş olması halinde 107/2’deki şantaj suçu da oluşur.
Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma Şartları
Bu suç şikayete bağlı olan suçlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle, failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde yapılmış bir şikayet başvurusu olmadan, savcılık tarafından kendiliğinden soruşturma yapılamaz.
Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Mağdur tarafından suçun işlendiği veya faili daha geç öğrenilse bile, 8 yıl içinde şikayet başvurusu yapılmadığı takdirde suç zamanaşımına uğrayacaktır.
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi veya kayda alınması suçu, taraflar arasında uzlaştırma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunun Cezası
TCK m. 133/2 gereği, konuşmanın tarafı olan kişilerin, en az 3 veya daha fazla kişi tarafından yapılan aleni olmayan konuşmaları kayda alması suçunun cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır.
Görevli Mahkeme
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.
Suçun cezasının üst sınırının on yıldan fazla olmadığına ve 5235 s. K. m. l2 ’de sayılan suçlardan olmadığına göre görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
Ekin Hukuk Bürosu olarak; suçun mağduru veya faili olmanız halinde sürecin takibini gerçekleştirebiliriz. Ceza hukuku alanında uzman avukat kadromuzla görüşmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN