Hakimin Çekinmesi (Yasaklılığı) Nedir?
Hakimin kesinlikle tarafsız kalamayacağı durumlar, yasaklılık halleri olarak adlandırılır.
Kanunda yasaklılık halleri belirli durumlarla sınırlıdır. Bu durumlardan biri meydana geldiğinde hakim, kendisi tarafından otomatik olarak çekilmek zorundadır; aynı şekilde taraflar da yargılamanın her aşamasında bu nedenlerden birinin ortaya çıkması halinde hakimin çekilmesini talep edebilir.
Ayrıca, yeni HMK’ya göre, tarafların açıkça ve yazılı olarak anlaşmaları durumunda dahi hakim bu davaya bakamaz.
Hakimin yasaklılık halleri oldukça önemlidir; bu nedenle böyle bir durumda verilen karar kesin olup istinaf mahkemesi tarafından kaldırılabilmektedir. Ayrıca, yasaklı olduğu bir davaya bakmış olması durumunda, bu bir yargılamanın yeniden yapılması nedeni olabilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yasaklılık halleri şu şekilde düzenlenmiştir; bu düzenleme sınırlı olup genişletilemez:
- Kendi dava ve işlerinde,
- Eşinin dava ve işlerinde, evlilik bağı sona erse bile,
- Kendisinin veya eşinin altsoyu veya üstsoyu olanın dava ve işlerinde,
- Kendisi ile evlatlık ilişkisi olanın dava ve işlerinde,
- Üçüncü dereceden itibaren kan veya evlilik bağı bulunsa dahi kayın hısımlığı olanın dava ve işlerinde,
- Nişanlısının dava ve işlerinde,
- Taraflardan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği dava ve işlerde.
Hakimin Çekinme Usulü Nasıldır?
Hakimin davaya bakmasının yasak olduğu hallerde hâkim davaya bakamaz, taraflar talep etmeseler bile çekinmek zorundadır. Tek hâkimli mahkemelerde hâkim çekinme kararını kendisi verir. Çok hâkimli mahkemelerde ise çekilmesi istenen hâkimin oya katılmamasıyla verilir.
Davaya bakması yasak olan hâkimin yasak halinin doğumundan sonra yaptığı işlemler üst mahkemenin kararı ile iptal olunabilir. Kanuna göre yapıla işlemlerin mutlak olarak iptal edileceğini öngörmemiştir. Çekinme kararının ilk derece mahkemesi hakimince verildiği hallerde, başvuru üzerine bölge adliye mahkemesinin vereceği karar kesindir.
Davaya bakması yasak olan hakimin verdiği karar ve hükümler her halde iptal olunur. Tarafların yapmış olduğu işlemler ise geçerliliğini korur. Yaptığı işlemler ve verdiği kararlar iptal edilen hakim yargılama giderlerine mahkum edilir. Burada şunu da belirmek gerekir ki, hakimin çekinme nedenleri olmaksızın hakimin çekinmesini istemek, hakimin reddi hükmündedir.
Hakimlerin Sorumluluğu Nasıldır?
Hakimlerin sorumluluğu üç temel başlık altında incelenebilir: cezai sorumluluk, disiplin sorumluluğu ve hukuki sorumluluk.
Cezai sorumluluk açısından, hakimler ve savcılar kanunu hakim ve savcıların sorumluluğunu özel olarak düzenlemiştir. Bununla birlikte, ceza kanunu, rüşvet, irtikap, görevi ihmal ve görevi suistimal gibi durumları hakim ve savcılar için ağırlaştırıcı bir neden olarak kabul etmektedir.
Disiplin sorumluluğu bakımından, hakimlerin disiplin sorumluluğu 657 sayılı kanundan farklı olarak Hakimler ve Savcılar kanunu tarafından düzenlenmiştir. Hakimlerin disiplin sorumluluğu, Adalet Bakanlığından izin almak kaydıyla Adalet Müfettişleri tarafından yerine getirilir. Disiplin cezası ise HSYK tarafından verilir ve sıralaması da 657 sayılı kanundan farklılık gösterir.
Hakimlerin hukuki sorumluluğu ise, hakimler HUMK’a göre yargı görevini yerine getirirken bir zarara sebep olmuşlarsa, diğer devlet memurlarından farklı olarak verdikleri zarardan bizzat sorumlu tutulmuşlardı. Ancak, 6100 sayılı HMK, hakimin birinci derece sorumluluğu yerine Devletin birinci derece sorumluluğunu kabul etmiştir. Bununla birlikte, devlet ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde rücu eder.
Hakimin Sorumluluk Halleri Nelerdir?
Sorumluluk sebepleri kanunda belirtilmiştir:
Hâkimlerin yargılama faaliyetleri nedeniyle aşağıdaki sebeplere dayanarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
- Kayırma, taraf tutma veya taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
- Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
- Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
- Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
- Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş, tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş olması ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
- Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Tazminat davasının açılması, hâkime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması veya mahkûmiyet şartına bağlanamaz. Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Kübra DEMİR