Ceza Muhakemesinde Delil Yasakları
Delil yasakları, ceza muhakemesinde her türlü delilin kullanılamayacağı, bazı delillerin elde edilmesi ve değerlendirilmesinin sınırlandırıldığı durumları ifade eder.
Anayasa m.38/6’ya göre; yasaya aykırı elde edilmiş bulgular kanıt olarak değerlendirilemez. Hukuka aykırı delil, hukuk sistemine ve hukuk kurallarına aykırı biçimde elde edilmiş delildir. Kanuna aykırı olarak elde edilmiş kayıtların, hükme esas alınmaları mümkün değildir. Hukuka aykırılığın kesin olarak tespit edilememesi halinde ise hukuka aykırılığın bulunduğu yönünde karar verilmelidir.
Delil Yasaklarının Türleri
Delil yasakları ikiye ayrılmaktadır.
- Delil elde etme yasakları,
- Delil değerlendirme yasakları
Delil Elde Etme Yasakları
Delil elde etme yasaklarını dört başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; konuda, araçta, yöntemde ve nispi yasaklardır.
İspat Konusu Yasaklar
Kanıtların konuları nedeniyle kanıt olarak kullanılmasının yasak olması haline denilmektedir.
Örneğin müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Ya da uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
İspat Aracı Yasakları
Delilin elde edilmesinde bazı araçların kullanılması yasaklanmıştır. Bu araçlarla elde edilen deliller hükme esas alınması mümkün değildir. Örneğin sanıklarla tanıklıktan çekilebilecek kişiler arasındaki mektuplar delil olarak kullanılamaz.
İspat Yöntemi Yasakları
Kanıtların elde edilmesinde bazı ispat yöntemlerinin kullanılması yasaklanmıştır. Örneğin şüpheli veya sanığın ifadesi alınırken hukuka aykırı bir yöntem izlenmişse bu ifade delil olarak kullanılamaz.
Nispi İspat Yasakları
Nispi ispat yasakları, delillerin elde edilmesinin belirli kişi veya makamlar tarafından gerçekleştirilmesi veya belirli kişilerin emir ve kararı doğrultusunda yerine getirilmesi konusundaki yasaklardır.
Örneğin CMK m.148/5 gereğince kolluk görevlileri, şüphelinin aynı olayla ilgili ifadesini bir kez alabilir. Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması gerekirse, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.
Delil Değerlendirme Yasakları
Delil değerlendirme yasağı, delillerin değerlendirme yetkisine sahip kişilerin, toplanan delilleri ispat amacıyla kullanmalarına getirilen sınırlamalarına denilmektedir.
Aydınlatma Yükümlülüğünü İhlal
Şüpheli veya sanık, kendisine yöneltilen suçlamayı bilme, ifade vermeyip susma, avukat tutma ve hukuki destek alma, avukat tutacak durumu olmadığında barodan avukat talep etme, somut kanıtların araştırılmasını isteme ve kanıt sunma, yakınlarına durumunun bildirilmesini isteme gibi haklara sahiptir. Bu haklar şüpheli veya sanığa mutlaka anlatılmalıdır.
Ceza Muhakemesi Kanunu, bu hakların anlatılmaması durumunda ne yapılacağını açıkça belirtmemiştir. Ancak, haklar anlatılmadan alınan ifade ve sorgu sonucu elde edilen kanıtlar değerlendirme yasağı kapsamına girer ve delil olarak kullanılamaz.
Tanıklıkla İlgili Yükümlülükleri İhlal
Tanıklıktan çekinebilecek kişilere, tanıklıktan çekinme haklarının bulunduğu mutlaka bildirilmelidir. Bu kişilerin haklarının tam olarak anlaşılması ve bilinmesi adil yargılama sürecinin temel unsurlarından biridir.
Tanıklıktan çekinme hakkı bildirilmeden dinlenen tanığın beyanları, hukuka uygun olarak elde edilmemiş sayılacağından delil olarak değerlendirilemez. Bu nedenle, tanığın beyanlarının geçerli sayılabilmesi için öncelikle tanıklıktan çekinme hakkının kendisine bildirilmiş olması gerekmektedir.
Koruma Tedbirleriyle İlgili Hükümlerin İhlali
Şüpheli veya sanık, tanıklık yapmaktan kaçınabilecek kişilerle kurduğu iletişim kaydedilemez. Telefonla veya başka bir yolla yapılan iletişimin izlenmesi sırasında, devam eden soruşturma veya dava ile alakası olmayan ve sadece katalog suçlarından birine dair şüphe uyandıran bir kanıt bulunursa, bu kanıt saklanır ve Cumhuriyet Savcılığına hemen haber verilir.
Ancak, iletişimi izlenen kişi haricindeki kişilerin izlenen araç üzerinden yaptıkları görüşmenin izlenmesi, kaydedilmesi ve değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durum, hem bireylerin özel hayatının gizliliğini koruma amacı taşır, hem de yargılama sürecinin adil bir şekilde yürütülmesini sağlar.
Çünkü bu önlem, sadece kararda belirtilen kişi ve telefon için geçerlidir. İzleme kararında belirtilmeyen kişilerin iletişimlerinin izlenmesi, yasal dayanaktan yoksun olacağı için hukuka aykırı sayılır. Dolayısıyla, bu türden hukuka aykırı elde edilmiş kanıtlar mahkemede geçerli bir delil olarak kabul edilemez ve yargılamada kullanılmaz.
Yasak Ağacın Zehirli Meyvesi İlkesi
Hukuka aykırı deliller vasıtasıyla elde edilen diğer deliller “zehirli ağacın meyvesi” olarak kabul edilir ve yargılamada kullanılamaz. Türk hukukunda genel kabul gören görüşe göre, hukuka aykırı delilden yola çıkılarak elde edilen deliller da hukuka aykırıdır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi DEMİROCAK