Ceza Hukuku Nedir? Özellikleri Nelerdir?
Ceza hukuku, suç oluşturan hukuka aykırı davranışlar ile bu davranışlara ilişkin yaptırımları düzenleyen hukuk dalıdır. Ceza hukuku; maddi anlamda ceza hukuku ve şekli anlamda ceza hukuku olmak üzere ikiye ayrılır.
Maddi anlamda ceza hukuku suç ve suça ilişkin yaptırımları düzenlerken, şekli anlamda ceza hukuku ise ceza muhakemesi hukukunu oluşturmaktadır. Maddi ceza hukuku da kendi içinde ceza hukuku genel hükümler ve ceza hukuku özel hükümler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türk Ceza Kanunu “Genel Hükümler” (1-75. maddeler) ve “Özel Hükümler” (76-345. maddeler) başlıklı olmak üzere iki kitaptan oluşmaktadır.
Ceza hukukunun amacı kendi araçlarıyla hukuk düzenini ve toplum barışını sağlamaktır.
Ceza Hukukunun Özellikleri Nelerdir?
Ceza hukuku kurallarının aksi şekilde hareket edilmesi halinde devlet gücüyle yaptırım uygulanmasını zorunlu kılar.
Ceza hukuku, kamu hukuku dalı olup hukuki ilişkinin tarafı olan devlet ve kişiler arasında eşitlik söz konusu değildir. Örneğin suçluları bulmak ve yakalamak devlet için bir görev olmasının yanı sıra ayrıca görevdir.
Ceza hukuku son çare olarak kullanılmalı ve hukuk devleti ilkelerine riayet edilerek uygulanmalıdır. Bu nedenle ceza hukuku bir cezalandırma hukuku değildir.
Ceza Hukukunun Kaynakları Nelerdir?
Ceza hukukunun kaynakları doğrudan kaynaklar ve dolaylı kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan kaynaklar bağlayıcılığı olan kaynaklarken dolaylı kaynaklar ise, doğrudan uygulanan kaynakların içeriğinin anlaşılmasına yardımcı olan ve doğrudan uygulanamayan kaynaklardır. Yani anayasa, kanun ve uluslararası sözleşmeler doğrudan kaynak iken mahkeme içtihatları ve doktrin ise dolaylı kaynak olarak kabul edilmektedir.
Ceza hukukunun en temel kaynağını tüm hukuk dallarında olduğu gibi Anayasa oluşturmaktadır. Normlar hiyerarşisinin en başında olması sebebiyle ceza hukuku anlamında çoğu unsurun güvencesini oluşturmaktadır. Anayasanın “suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. Maddesi ceza hukuku ile ilgili önemli düzenlemelere yer vermiştir. Söz konusu maddede suçta ve cezada kanunilik ilkesi, suçsuzluk karinesi, yasak kanıtlar, cezanın şahsiliği, ölüm cezası ve genel müsadere yaptırımı gibi ilkelere yer verilmiştir.
Uluslararası sözleşmelerde ceza hukukunun önemli kaynaklarından biridir. Usulüne uygun olarak yürürlüğe giren milletlerarası sözleşmeler Türk Ceza Hukukunun doğrudan kaynaklarından biridir. Ceza hukukunun doğrudan kaynaklarından bazıları şunlardır; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi.
Ceza Hukukunun temel kaynaklarından biri de kanunlar olup bu kapsamda en önemli kanun Türk Ceza Kanunudur. Türk Ceza Kanunu genel hükümler ve özel hükümler olmak üzere iki ana bölüme ayrılmaktadır. Suçların tamamı Türk Ceza Kanununda öngörülmemiş olup Orman Kanunu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu özel kanunlarda da birçok suç tipi bulunmaktadır. Türk Ceza Kanununun 5. Maddesine göre; “Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.”Bu kapsamda genel hükümler kitabı içinde yer alan düzenlemenin varlığı halinde özel kanundaki düzenleme değil Türk Ceza Kanunundaki düzenleme esas alınacaktır.
Yargı kararları ilişkili olduğu olaylarla ilgili sonuç doğurmaktadır. Yani yargı kararlarının aynı nitelikte olsa bile başka bir olaya hakkındaki yargılamada bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Ceza Hukukunun Temel İlkeleri Nelerdir?
Ceza hukukunun başlıca temel ilkeleri; yasallık, kusursuz ceza olmaz ilkesi, cezaların şahsiliği ilkesi, hümanizm ilkesi, hukuk devleti ilkesidir.
Yasallık İlkesi Nedir?
Suç adı verilen hukuka aykırılığın yaptırımının yasayla belirlenmesine yasallık ilkesi denilmektedir. Biçimsel ve maddi kanunilik ilkesi olmak üzere iki tür kanunilik ilkesi vardır. Maddi kanunilik ilkesine göre sosyal açıdan tehlikeli olan fiiller cezalandırılır, olmayanlar cezalandırılmaz. Şekli kanunilik ilkesine göre ise; kanunda gösterilmeyen bir fiil suç oluşturmaz suç ancak kanunda gösterilen cezaya uygulanabilir. 1982 Anayasasının 38. Maddesine göre; kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağını hükme bağlamıştır.
Yasallık ilkesi Anayasanın 38. Maddesi ve Türk Ceza Kanununun 2. Maddesinde düzenlenmiştir. Yasallık ilkesinin sonuçları şu şekildedir; belirlilik, aleyhe yasanın geçmiş yürümemesi, kıyas yasağı, idarenin düzenleyici işlemleriyle suç oluşturması ve ceza verme yasağı, örf ve adete dayanarak suç oluşturma ve ceza verme yasağıdır.
Belirlilik İlkesi:
Türk Ceza Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” Suçun unsurları, suç işlenmesi halinde verilecek ceza, ağırlatıcı nedenler, güvenlik tedbirleri yasada açıkça belirlenmiş olmalıdır. Bu ilkeyi uygulamak ise kanun koyucunun görevidir.
Aleyhe Yasanın Geçmişe Uygulanması İlkesi:
Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde; “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu madde uyarınca eylemin gerçekleştirilmesinden sonra yürürlüğe giren yasa fail aleyhine ise fail hakkında uygulanmaz.
Kıyas Yasağı:
Türk Ceza Kanununun 2. maddesinin 3. fıkrasına göre; “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” Ceza hukukundaki kıyas ile yorum birbirinden farklı şeylerdir. Kıyas; yasada açıkça yazılı olmayan bir eylemi, yasada suç olarak gösterilen bir eyleme benzeterek cezalandırmakken yorum yasada yazılan bir hususun açıklığa kavuşturulmasıdır. Suç ve ceza içeren hükümlerin uygulanmasında ve yorumlanmasında kıyas mutlaka yasakken suç ve ceza içermeyen hükümler yönünden kıyas yapılmasında sakınca bulunmamaktadır.
İdarenin Düzenleyici İşlemleriyle Suç Oluşturması Ve Ceza Verme Yasağı:
Anayasanın 38. maddesine göre; “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.” Ayrıca Anayasanın 104. maddesinde; “Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.” Düzenlemesine yer verilerek bu konuda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi de çıkarılamayacağı düzenleme altına alınmıştır.
Örf Ve Adete Dayanarak Suç Oluşturma Ve Ceza Verme Yasağı:
Ceza hukukunda örf adete dayanılarak suç işlenmesi ve ceza verilmesi mümkün değildir. Suç ve cezaların herkesçe bilinmeyen örf ve adetler kapsamında düzenlenmesi hukuka aykırı olacaktır.
Kusursuz Ceza Olmaz İlkesi Nedir?
Suç oluşturacak davranışların kusurlu olması gerekir. Modern ceza kanunu kusursuz sorumluluk ilkesini kabul etmemekle subjektif sorumluluğu kabul etmiştir. Herkes kusuruna göre cezalandırılır ve kusur faile kast ya da taksirle bağlanabilir. Kusursuz ceza olmaz ilkesinin sonuçları şu şekildedir;
- Fail kusursuz hareketi sonucu cezalandırılamaz.
- Ceza failin kusuruyla orantılı şekilde verilir.
- Ceza hukuku faili değil eylemi esas alır.
Cezaların Kişiselliği İlkesi Nedir?
Türk Ceza Kanununun “ceza sorumluluğunun şahsiliği” başlıklı 20. maddesinde; “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu ilke bir başkasının kusurundan dolayı başkasını cezalandırmanın mümkün olmamasını ifade eder. Hiç kimse başkasının fiilinden dolayı cezalandırılamayacağı açıkça yukarıda yer verdiğimiz maddede açıklanmış olup sadece suçu işleyen gerçek kişiye ceza yaptırımının uygulanabileceği kabul edilmiştir.
Hümanizm İlkesi Nedir?
Hümanizm ilkesi; suç işlediği için ceza alan kişinin yeniden topluma kazandırılmasını amaçlayan ilkedir. Bu nedenle insanlık onuruna aykırı hareket ve fiiller hümanizm ilkesine aykırılık göstermektedir.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 3. Maddesine göre; cezaya hükmedilirken ve bu cezanın infazı sırasında mahkûmun durumunun gözetilmesini, suç işleyen kişinin yeniden sosyalleştirilip topluma kazandırılmasını amaçlar. Bu nedenle insan haysiyetiyle bağdaşmayan cezaya ya da muameleye tabi tutulamaz
Hukuk Devleti İlkesi Nedir?
Anayasanın 2. Maddesine göre hukuk devleti; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Şeklindedir.
Bu ilkenin gereği olarak, ceza hukuku düzenleme ve uygulamalarında eşitlik ve orantılılığa uyulması gerekmektedir. Ayrıca yaptırımların ve infazının aşağılayıcı nitelikte olmaması gerekmektedir. Hukuk devleti herkese etkili, erişilebilir yargısal korunma sağlamaktadır.
Bu ilke kapsamında kişilere eylemin niteliğiyle orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilmelidir.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL