Ceza Muhakemesi Hukuku

Ceza Muhakemesinde İspat Kavramı Ve Araçları Nedir?

Bir davada hakimin karar verebilmesi için, maddi olay hususunda vicdani kanaat oluşturması gerekir. Vicdani kanaat kavramı, delil sistemi içinde ele alınmaktadır. Vicdani kanaat kavramı ile hakimin sanığın leh ve aleyhinde olan kanıtların bütününü serbestçe değerlendirebilmesidir.

Ceza muhakemesinde ispat vasıtası olan deliller; sanık açıklamalar, tanık açıklamaları, diğer kişilerin açıklamaları, yazılı açıklamalar, görüntü ve ses kaydeden araçlarla yapılan açıklamalar ve belirtilerdir.

Delil serbestliği ilkesinin benimsenmesi şu sonuçları doğurmaktadır:

  • Her şey delil olabilmektedir.
  • İlgililerin delil öne sürmesi mümkündür.
  • Sanığın ispat yükü bulunmamaktadır.
  • Delillerin ileri sürülmesi bakımından zaman sınırlaması bulunmamaktadır.

Ceza muhakemesi hukukunda hem kanıt serbestliği hem de kanıtların değerlendirilmesi serbestliği bulunmaktadır. Bu durumun üç istisnası bulunmaktadır:

  • Ceza Muhakemesi Kanununun 222. Maddesine göre; “Duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir.”
  • Ceza Muhakemesi Kanununun 148. Maddesinin 4. Fıkrasına göre; “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.”
  • Ceza Muhakemesi Kanununun 148. Maddesinin 3. Fıkrasında; “Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.”

 Hukuk Muhakemeleri Kanunun aksine Ceza Muhakemesi Kanununda ispat yükü bulunmamaktadır.

Ceza Muhakemesi Kanununda delillerin ortak özellikleri bulunmaktadır. Bunlar:

  • Kanıtların yalnızca hâkim tarafından bilinmesi yetmez, tarafların da delili öğrenmesi gerekmektedir.
  • Kanıtlar akılcı olmalıdır.
  • Kanıtlar gerçekçi olmalıdır.
  • Kanıtlar hukuka aykırı olmamalıdır. Hukuka aykırı elde edilen deliller kanıt olarak değerlendirilemez.

Kanıt Türleri Nelerdir?

Ceza muhakemesinde kanıtlar beyan kanıtları, belge kanıtları ve belirtiler olmak üzere üçe ayrılır.

Beyan Kanıtları Nedir?

Beyan kanıtları; ispat edilecek hususu doğrudan ispatlayan kanıtlardır. Beyan kanıtları; sanık beyanı, tanık beyanı ve diğer kişilerin beyanlarıdır.

Şüpheli Ve Sanık Beyanı Nedir?

Şüpheli veya sanığın olay ve kendisine atılı suçlar bakımından yaptığı savunmalara ilişkin beyanlardır. Sanığın bildiği doğruları söyleme ve yemin etme yükümlülüğü bulunmazken kimliği hakkında doğru bilgi verme yükümlülüğü vardır.

Şüpheli ve sanığın ifadesinin alınmasında uyulması gereken kurallar Ceza Muhakemesi Kanununun 147. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

İfade ve sorgunun tarzı

Madde 147 – (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:

a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.

b) Kendisine yüklenen suç anlatılır.

c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek

durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.

d) 95 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhâl bildirilir.

e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir.

f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.

g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.

h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılır.

i) İfade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer alır:

1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih.

2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği.

3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri.

4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı.

5. İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri

Şüpheli veya sanık ifade ve sorgu esnasında olayı ve üzerine atılı suçu kabul ederse bu durumda ikrardan bahsedilmektedir.

Ayrıca ifade alma ve sorguda yasak usuller ise Ceza Muhakemesi Kanununun 148. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

İfade alma ve sorguda yasak usuller

Madde 148 –(1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.

(2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.

(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.

(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.

(5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.

 

Yasak sorgu yöntemleri kişiyi bedensel ve ruhsal olarak yıpratıp, iradesini zayıflatarak söylemek istemediği şeylerin söylenmesinin sağlandığı yöntemlerdir.

Ceza Muhakemesi Kanununun 148. Maddesinde sayılan yasaklar örnekseme yoluyla sayılmış olup bu yasaklara başka yasakların da eklenebileceği dikkate alınmalıdır.

Tanık Beyanı

Tanık Beyanı Nedir?

Kendisine karşı yürütülmeyen muhakeme konusu olay hakkında öğrendiklerini hakim veya Cumhuriyet savcısına anlatan kişiye tanık, beyanlarına ise tanık anlatımları denilmektedir.

Ceza muhakemesinde kural olarak herkes tanık olabilmektedir. Hatta akıl hastaları, sanığın yakınları da tanık olarak dinlenebilmektedir.

Tanıkların ödevleri ise şunlardır:

  • Çağrıya Uyma Ödevi:

Tanıklık kamu görevi olup mahkemece usulüne uygun olarak çağırılan her tanık çekinme yetkisi olsa bile duruşma salonuna gelmek zorundadır. Tanıklar çağrı usulü ile dinlenmektedir. Ceza Muhakemesi Kanununun 43. Maddesi tanıkların çağrılma usulünü şu şekilde düzenlemiştir: “Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır. Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.”Madde kapsamında düzenlenen çağrı kağıdına bağlanan suçlar bu durumda uygulanmaz kavramıyla bu yöntemlerle çağrılan tanıklar hakkında zorla getirme kararı çıkarılamayacağı ifade edilmiştir.

Tanığın çağrıya uymaması hali ise yine kanunun 44. Maddesinde düzenleme alanı bulmuştur. Bu maddeye göre; “Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili usulüne göre ödettirilir. Zorla getirilen tanık evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır.”

Ceza Muhakemesi Kanununa göre iki halde çağrı kağıdı düzenlenmesi gerekmeyip tanık hakkında zorla getirme kararı verilebilir. Bunlar:

  • Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir.
  • Mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli görülen tanıkların belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere yazılı olarak emredebilir.
  • Yemin Etme Ödevi:

Tanıklar tanıklık yapmadan önce ayrı ayrı yemin etmelidirler. Ceza Muhakemesi Kanununun 54. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince kişinin tanık olarak dinlenmesinin uygun olup olmadığı konusunda kuşku varsa tanık dinlendikten sonra yemin verdirilebilir.

Kolluğun yemin verdirerek tanık dinleme yetkisi bulunmamaktadır.

Tanık beyanlarına başlamadan önce; “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” Şeklinde yemin etmelidir.

Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında bazı tanıklara yemin verdirilmesi yasaklanmıştır. Yeminsiz dinlenecek tanıklar şu şekildedir:

  • Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar.
  • Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar.
  • Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar

Tanıklık kamu görevi olduğundan Ceza Muhakemesi Kanununun 60. Maddesinin 1. Fıkrasına göre; “Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya tanıklığının gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her hâlde üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir. Kişi, tanıklığa ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması halinde, derhâl serbest bırakılır.”

  • Beyanda Bulunma Ödevi:

Kural olarak tanık beyanda beyanda bulunmak ve gördüklerini ve duyduklarını söylemekle yükümlüdür. Nedensiz olarak tanıklıktan çekinmenin yaptırımı ise nedensiz yeminden kaçınma ile aynıdır.

Tanıkların ödevlerinin yanı sıra bazı hakları da bulunmaktadır. Bu hakları ise şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Tanıklıktan Çekinme Hakkı:

Tanıklıktan çekinme kavramı ile olayla ilgili beyanda bulunmama hakkı anlaşılmalıdır. Bazı durumlarda tanıklara çekinme hakkı tanınmıştır. Tanıklıktan çekinme hakkı dinlenmeden tanıklara hatırlatılır. Tanıklıktan çekinme hakkı bulunan tanıkların ayrıca yeminden de çekinme hakkı verilmiştir. Dinlenmek istenen tanığın yemin verip vermemesi ise hakimin takdirindedir.

Tanıklıktan çekinebilecek kişiler şunlardır:

  • Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
  • Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
  • Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
  • Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
  • Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
  • Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler. Bu kişiler ilgilinin rızası olsa dahi tanıklıktan çekinebilirler.
  • Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.
  • Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.

Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini kavrayamayanlar temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez

  • Bazı Sorulara Yanıt Vermekten Çekinme Hakkı:

Ceza Muhakemesi Kanununun 48. maddesinin 1. fıkrasına göre; Tanık, kendisini veya 45 inci maddenin birinci fıkrasında gösterilen kişileri ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir.”

 

Devlet Sırlarıyla İlgili Tanıklık Nasıl Yapılır?

Suç olgusu ile ilgili bilgiler devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamamaktadır. Devlet sırrı kavramı ise kanunda; “Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler” olarak tanımlanmıştır.

Hapis cezasının altı sınırının 5 yıl veya daha fazla olduğu suçlarda tanıklık konusu bilgilerin devlet sırrı niteliğinde olması durumunda tanık zabıt katibi dahi olmaksızın dinlenmektedir.

Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu ise sırrın niteliğini Cumhurbaşkanı belirlemektedir.

Devlet Sırları İle İlgili Tanıklık

Tanık Nasıl Dinlenir?

Soruşturma aşamasında tanık dinlemeye yetkili makam Cumhuriyet savcıları iken kovuşturma aşamasında ise hakimlerdir.

Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir. Ancak; Mağdur çocukların, duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin, tanıklığının kayıt altına alınması zorunludur.

Tanığa sorulacak hususları ise kanunun 58. maddesi düzenlemiştir.

Tanığa ilk önce sorulacak hususlar ve tanığın korunması

Madde 58 –

(1) Tanığa, ilk önce adı, soyadı, yaşı, işi ve yerleşim yeri, işyerinin veya geçici olarak oturduğu yerin adresi, varsa telefon numaraları sorulur. Gerekirse tanıklığına ne dereceye kadar güvenilebileceği hakkında hâkimi aydınlatacak durumlara, özellikle şüpheli, sanık veya mağdur ile ilişkilerine dair sorular yöneltilir.

(2) Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir

Belge Kanıtları Nedir?

Belgeler de ceza muhakemesi kanıtlarından biridir. Belgelerin aslı, aslı mümkün olmadığı durumlarda fotokopilerinin dosya kapsamına konulması gerekmektedir.

Yazılı Belge Nedir?

Yargılama konusu olaya delil oluşturabilecek her türlü yazılı evrak yazılı belge niteliğindedir. Bu belgeler Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında; duruşmada anlatılması zorunlu belgeler, okunulmakla yetinilebilecek belgeler ve okunulmayacak belgeler olarak üçe ayrılır.

Görüntü Ve Ses Kayıtları Nedir?

CD’ler, bilgisayar disketleri görüntü ve ses kayıtlarına örnek verilebilir.

Belirtileri Nelerdir?

Belirtiler genel nitelikteki kanıtlardır. Belirtilere örnek olarak; saç, kıl, ayak izleri verilebilir.

 

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu