Milletlerarası Tahkim
Tahkim, taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkların devletin resmi yargı organları yerine, kendileri tarafından belirlenen hakemlerce çözümlendiği bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Günümüzde başta ticari uyuşmazlıklar olmak üzere birçok uyuşmazlık tahkime götürülmektedir.
Türkiye’de milletlerarası tahkime ilişkin temel kaynak olarak 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu kabul edilmektedir. Bu Kanunun yanında ayrıca Anayasa’nın 125. maddesinde tahkime ilişkin bir düzenlemeye yer verilmiştir. Söz konusu maddeye göre, “Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.”
İç hukuk düzenlemelerin yanında, Türkiye tahkim konusunda çeşitli milletlerarası sözleşmelere taraftır. Aşağıda bu sözleşmelerin önemli olanları sayılmıştır:
- 1998 Tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında New York Sözleşmesi
- 1961 Tarihli Milletlerarası Ticari Tahkime İlişkin Avrupa Anlaşması
- 1965 Tarihli Devletlere Diğer Devletlerin Vatandaşları Arasındaki Yatırım Uyuşmazlıklarının Haline Dair Konvansiyon
Milletlerarası Tahkim Kanunu’na göre Milletlerarası Tahkim
Türkiye’de milletlerarası tahkim 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’na, yerel tahkim ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na tabi olacaktır.
Milletlerarası Tahkim Kanunu, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya Milletlerarası Tahkim Kanunu hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.
Bir uyuşmazlığın Milletlerarası Tahkim Kanunu’na tabi olabilmesi için aşağıda sayılan şartlar aranmaktadır:
- Yabancılık unsuru taşımalıdır.
- Tahkim yeri olarak Türkiye belirlenmelidir.
Tahkim Ne Zaman “Milletlerarası Tahkim” Vasfını Kazanır?
Uyuşmazlığın ne zaman yabancılık unsuru taşıdığı ve buna bağlı olarak tahkimin ne zaman milletlerarası tahkim vasfını kazanmış sayılacağı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre;
- Tahkim anlaşmasının taraflarının ikametgâh veya mutad meskenlerinin ya da işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması,
- Tarafların ikametgâh veya mutad meskenlerinin ya da işyerlerinin tahkim anlaşmasında belirtilen veya bu anlaşmaya dayanarak tespit edilen hallerde tahkim yerinde,
- Asıl sözleşmeden doğan yükümlülüklerin önemli bir bölümünün ifa edileceği yerden veya uyuşmazlık konusunun en çok bağlantılı olduğu yerden başka bir devlette bulunması,
- Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşmeyse taraf şirket ortaklarından en az birinin yabancı sermayeyi teşvik mevzuatına göre yabancı sermaye getirmiş olması
- Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşme veya hukuki ilişkinin, bir ülkeden diğerine sermaye veya mal geçişini gerçekleştirmesi hallerinden birisinin varlığı halinde.
Tahkimde Görevli ve Yetkili Mahkeme
Milletlerarası tahkimden kaynaklanan sorunlar için yerel mahkemeler, sadece Milletlerarası Tahkim Kanunu hükümlerinde öngörülen hallerle sınır olarak müdahalede bulunabilirler.
Kanunda mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak 5235 sayılı Kanununun 5. maddesi uyarınca, Milletlerarası Tahkim Kanunu’na göre yapılan tahkim yargılamasında tahkim şartına ilişkin itirazlar ve hakemlerin seçimi ile reddine yönelik davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir.
Mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri veya olağan oturma yeri ya da işyerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak davalının Türkiye’de yerleşim yeri, olağan oturma yeri veya işyeri yoksa, İstanbul mahkemeleri yetkilidir.
Tahkim Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları Nelerdir?
Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 4. maddesinde Tahkim sözleşmesin tanımına yer verilmiştir. Söz konusu maddeye göre, “Tahkim anlaşması, tarafların, sözleşmeden kaynaklansın veya kaynaklanmasın aralarında mevcut bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tümünün veya bazılarının tahkim yoluyla çözülmesi konusunda yaptıkları anlaşmadır.”
Tahkim sözleşmesi asıl sözleşmeye konan bir tahkim şartı veya ayrı bir tahkim sözleşmesi şeklinde yapılabilir.
Tahkim sözleşmeleri yazılı şekle tabidir. Aşağıda sayılan hallerde yazılı şekil şartının sağlandığı kabul edilmektedir:
- Tahkim anlaşmasının taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, telek, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması.
- Dava dilekçesinde yazılı bir tahkim anlaşmasının varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olması.
- Asıl sözleşmenin bir parçası haline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması.
Bir maddi hukuk sözleşmesi içinde yer alan tahkim şartının geçerliliği maddi hukuk sözleşmesinden bağımsız olarak ele alınmalıdır. Maddi hukuk sözleşmesinin geçerli olması her halde tahkim şartının da geçersiz olacağı anlamına gelmeyecektir. Zira tahkim şartı şekli ve maddi anlamda geçerliyken maddi hukuk sözleşmesinin kendisine özgü bir halden geçersiz olması mümkündür.
Tahkim Mahkemesinin Teşkili ve Yetkisi
Milletlerarası Tahkim Kanunu, hakem mahkemesinin teşkilini kural olarak tarafların iradesine bırakmıştır. Taraflar, hakem seçiminde ve hakemlerin sayısını (tek sayı olmak şartıyla) belirlemede tam bir serbestliğe sahiptir.
Hakemlerin sayısı taraflarca kararlaştırılmamışmışsa üç hakem seçilir. Hakem sayısı, seçimi, reddi, sorumluluğu, görevinin sona ermesi ve yetkisi MTK m. 7’de düzenlenmektedir.
Tahkim Yargılamasına İlişkin Esaslar
Taraflar, hakemlerin uygulayacağı yargılama kurallarını, kanunun emredici hükümleri saklı kalmak kaydıyla, serbestçe tayin edebilir.
Taraflar, tahkime uyuşmazlığın esasına uygulanacak hukuku da serbestçe kararlaştırabilir. Aksi kararlaştırılmadıkça, seçilen hukukun kanunlar ihtilafı kuralları uygulanmaz. Bu durumda hakemler, ihtilafa öncelikle sözleşme hükümlerini; burada hüküm bulunmayan hallerde taraflarca seçilen maddi hukuku uygulayacaktır.
Taraflar hukuk seçiminde bulunmamışsa, hakemler; uyuşmazlıkla en sıkı irtibat halindeki maddi hukuku tespit edecek ve ihtilafın esasını bu hukuka göre çözümleyecektir.
Tahkim prosedürü Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun m.8-14 hükümleriyle düzenlenmiştir. Bu maddelerde yer alan prosedür esasen iç tahkime ilişkin prosedürle aynıdır.
Hakem Kararına Karşı İptal Davası
Tahkim yargılaması esnasında mahkemenin müdahale yetkisi sınırlıdır. Hakem kararları verildikten sonra mahkeme denetimine tabi tutulabilir.
Hakem kararından tatmin olmayan taraf veya taraflar, görevli ve yetkili bölge adliye mahkemesinden kararın iptalini isteyebilir. Ancak iptal davasında hakem kararı esastan incelenmeyip aşağıda belirtilen sebeplerle sınır olarak incelenebilecektir.
Başvuru tapan taraf;
- Tahkim anlaşmasının taraflardan birinin ehliyetsiz ya da tahkim anlaşmasının, tarafların anlaşmayı tabi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olduğunu,
- Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya bu konuda öngörülen usule uyulmadığını,
- Kararın, tahkim süresi içinde verilmediğini,
- Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğunu karar verdiğini,
- Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiğini veya istemin tamamı hakkında karar vermediğini ya da yetkisini aştığını,
- Tahkim yargılamasının, usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, bu kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmediğini ve bu durumun kararın esasına etkili olduğunu ispat ederse hakem kararı iptal edilir.
Mahkemece re’sen gözetilecek hususlar ise;
- Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmaması,
- Kararın kamu düzenine aykırı olmasından ibarettir.
İptal davası, 30 gün içinde m.3’te belirtilen mahkemenin yargı çevresi içerisinde bulunduğu Bölge Adliye Mahkemesinde açılabilir. Bu süre, hakem kararının veya düzeltme, yorum ya da tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İptal davasının açılması, kendiliğinden hakem kararının icrasını durdurur.
Taraflar, iptal davası açma hakkından kısmen veya tamamen feragat edebilirler. Yerleşim yerleri veya olağan oturma yerleri Türkiye dışında bulunan taraflar, tahkim anlaşmasına koyacakları açık bir beyanla veya sonradan yazılı şekilde anlaşmak suretiyle iptal davası açma hakkından tamamen feragat edebilecekleri gibi; yukarıda sayılan bir veya birkaç sebepten dolayı iptal davası açmak hakkından da feragat edebilirler.
İptal davası hakkında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz incelemesi, yukarıda sayılan iptal sebepleriyle sınırlı olarak, öncelikle ve ivedilikle karara bağlanır.
Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi
Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi MÖHUK m. 60-63 hükümleri ile düzenlenmiştir. Bunun yanında Türkiye, 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında New York Sözleşmesine taraftır.
New York Sözleşmesi uyarınca bir hakem kararı iki halde yabancı hakem kararı olarak nitelendirilir. Bu haller;
- Tenfiz talebinde bulunan devlet ülkesi dışında verilen hakem kararları,
- Tenfiz talebinde bulunulan devlet ülkesinde verilmesine rağmen tenfiz devleti hukukuna göre yabancı sayılan hakem kararlarından ibarettir.
MÖHUK m. 60-63 hükümlerinin uygulama alanı sadece aşağıda sayılan haller ile sınırlıdır:
- New York Sözleşmesine taraf olmayan bir devlet ülkesinde hakem kararının verilmesi,
- New York Sözleşmesine taraf olan bir devlet ülkesinde ve ancak ticari olmayan bir konuda hakem kararının verilmesi.
Yabancı Hakem Kararlarının Tanıma ve Tenfizi İçin Aranan Şartlar Nelerdir?
- Taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşması bulunmalıdır: New York Sözleşmesine göre tahkim sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalıdır.
- Karar davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olmalıdır.
- Karar hakemlerin yetkisi içinde verilmiş olmalıdır.
- Hakem mahkemesinin teşkili ve tahkim prosedürü usulüne uygun olmalıdır.
- Karar, taraflar için bağlayıcı olmalı ve verildiği ülke hukuku veya tahkimin tabi olduğu ülke hukukuna göre iptal edilmemiş yahut icrası askıya alınmamış olmalıdır.
- Karar tenfiz devleti hukukuna göre tahkim yolu ile çözümü mümkün olan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır.
- Karar tenfiz devleti hukukunun kamu düzenine aykırı olmamalıdır.
Milletlerarası Özel Hukuk Avukatı, tarafların hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla gerek yargılama öncesinde gerekse de yargılama aşamasında büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir uluslararası uyuşmazlıkla karşılaşmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçerek milletlerarası özel hukuk alanında tecrübeli avukatlarımızdan hukuki destek alabilirsiniz.
Stj. Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN