Şahsın Hukukuna İlişkin Kanunlar İhtilafı Kuralları
Şahsın hukukuna ilişkin kanunlar ihtilafı kurallarını gerçek ve tüzel kişiler bakımından ehliyet ve ad ve soyad değişikliği ile cinsiyet değişikliği başlıkları ile incelemekte fayda bulunmaktadır.
Ehliyet Bakımından Kanunlar İhtilafı Kuralları
Ehliyet konusu, yabancılık unsuru taşıyan işlem ve ilişkiler bakımından büyük önem arz eder. Kişilerin hak ve fiil ehliyetline uygulanacak hukuk MÖHUK m.9 hükmü ile düzenlenmiştir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu m.9 hükmünde, ehliyete uygulanacak hukukun tayini bakımından gerçek kişiler ile tüzel kişiler arasında bir ayrıma gidilmiştir.
Hak ve fiil ehliyetine uygulanacak hukukun kapsamına aşağıda sayılan hususlar girer:
- Hak ve fiil ehliyetlerinin ne zaman kazanılacağı
- Hak ve fiil ehliyetlerinin içeriği ve fiil ehliyetinin derecelendirilmesi
- Hak ve fiil ehliyetlerinin kısıtlanması
- Hak ve fiil ehliyetinin sona ermesi
MÖHUK m.3’e göre, “Uygulanacak yabancı hukukun kanunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır.” Hak ve fiil ehliyeti kişinin hukukuna ilişki bir mesele olduğundan atıf dikkate alınacaktır. Bu hallerde özel hükümler öncelikli uygulanır.
Gerçek Kişilerin Hak Ehliyeti
Hak ehliyeti, Türk hukuku bakımından gerçek kişilerin tam ve sağ doğması kaydıyla, ana rahmine düşmesi anında başlar ve ölüm veya gaiplikle sona erer.
Hak ehliyeti, kişinin hak ve borçlara sahip olabilme ehliyetidir. MÖHUK m.9/1’e göre, “Hak ve fiil ehliyeti ilgilinin millî hukukuna tâbidir.”
Türk mahkemelerinin önüne gelen ve yabancılık unsuru taşıyan davalarda bir gerçek kişinin hak ve/veya fiil ehliyetine ilişkin uyuşmazlık söz konusu olduğunda, hakim bu uyuşmazlığı ilgili gerçek kişinin vatandaşlığında bulunduğu devletin hukukunu uygulamak suretiyle sonuca bağlayacaktır. Ancak Türk kamu düzenine aykırı olan hükümler uygulama alanı bulamayacaktır. (MÖHUK m.5)
Hak ehliyetinin sona ermesi de ilgilinin milli hukukuna tabidir. Ancak hak ehliyetinin sona ermesine yol açan sebeplerden gaiplik ve ölmüş sayılma halleri ayrı bir hükümle düzenlenmiştir.
MÖHUK m.11’e göre, “Gaiplik veya ölmüş sayılma kararı, hakkında karar verilecek kişinin millî hukukuna tâbidir. Millî hukukuna göre hakkında gaiplik veya ölmüş sayılma kararı verilemeyen kişinin mallarının Türkiye’de bulunması veya eşinin veya mirasçılardan birinin Türk vatandaşı olması hâlinde, Türk hukukuna göre gaiplik veya ölmüş sayılma kararı verilir.”
Aşağıdaki hallerde gaiplik veya ölüm sayılma kararı Türk hukukuna göre verilir:
- Kişinin mallarının Türkiye’de bulunması,
- Eşinin Türk vatandaşı olması,
- Mirasçılardan birinin Türk vatandaşı olması.
Gerçek Kişilerin Fiil Ehliyeti
Fiil ehliyeti, kişinin kendi fiilleriyle hak sahibi olabilme ve borç altında girebilme ehliyeti şeklinde tanımlanır. Fiil ehliyetine sahip olabilmek için Türk hukuku bakımından ayırt etme gücüne sahip olabilmek, ergin olmak ve kısıtlı olmamak şeklinde üç şart söz aranmaktadır.
MÖHUK m.9 uyarınca, fiil ehliyetinin başlangıcı, dereceleri, muhtevası ve kısıtlanması, ilgili gerçek kişinin milli hukukuna tabidir. Ancak uygulanan yabancı hukukun Türk kamu düzenine aykırı olan hükümlerinin uygulama alanı bulamayacağı unutulmamalıdır. Fiil ehliyetinin hangi koşullarda ve ne zaman kazanılacağı ilgilinin milli hukuku tayin edecektir. Kural olarak ilgilinin dava tarihindeki milli hukuk uygulanacaktır.
MÖHUK m.9/3’e göre, “Kişinin millî hukukuna göre kazandığı erginlik, vatandaşlığının değişmesi ile sona ermez.” Buna göre, 18 yaşını doldurmuş bir Türk vatandaşı, Türk vatandaşlığından çıkıp, erginlik yaşının 21 olduğu bir başka devletin vatandaşlığına geçtiğinde, Türk hukuku bakımından ergin kabul edilecektir.
MÖHUK m.9/2’de işlem güvenliği prensibi düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, “Millî hukukuna göre ehliyetsiz olan bir kişi, işlemin yapıldığı ülke hukukuna göre ehil ise yaptığı hukukî işlemle bağlıdır. Aile ve miras hukuku ile başka bir ülkedeki taşınmazlar üzerindeki aynî haklara ilişkin işlemler bu hükmün dışındadır.”
Tüzel Kişilerin Hak ve Fiil Ehliyetleri
Türk hukukunda tüzel kişilerin hak ve fiil ehliyetleri statülerindeki idare merkezi hukukuna tabi kılınmıştır. Statü tabiri;
- Dernekler bakımından tüzük,
- Vakıflar bakımından vakıf senedi,
- Şirketler bakımından ana sözleşme gibi tüzel kişinin ana belgesini ifade etmektedir.
MÖHUK m.9/4’e göre, “Statüsü bulunmayan tüzel kişiler ile tüzel kişiliği bulunmayan kişi veya mal topluluklarının ehliyeti, fiilî idare merkezi hukukuna tâbidir.” Ancak fiilî idare merkezinin Türkiye’de olması hâlinde Türk hukuku da uygulanabilir.
Hâkime fiili idare merkezini uygulayıp uygulamama konusunda bir takdir yetkisi tanınmıştır. Ancak hâkim, fiili idare merkezi Türkiye’de değilse fiili idare merkezi hukukunu uygulayamaz. Bu halde statüdeki idare merkezini uygulamak zorundadır. Fiili idare merkezinin Türkiye’de bulunması halinde ise hâkim, Türk hukukunu veya statüdeki fiili idare merkezi hukukunu uygulamak konusunda takdir yetkisine sahiptir. Hâkim bu takdir yetkisini milletlerarası özel hukuk hakkaniyeti çerçevesinde kullanmalıdır.
Ad ve Soyad Değişikliği ile Cinsiyet Değişikliği Bakımından Kanunlar İhtilafı Kuralları
Türk hukukunda, gerçek kişilerin ad ve soyadlarına uygulanacak hukuk hakkında özel bir hüküm bulunmamaktadır.
Kişinin ad ve soyadı değişiklikleri doğum, evlenme, boşanma ve evlat edinme gibi hukuki ilişkilerle olabilmektedir. Bu hallerde ilgili hukuki ilişkiye uygulanacak hukuk ad ve soyadı değişikliğine de uygulanır.
Bundan bağımsız olarak bir ad ve soyadı değişikliği söz konusuysa ilgilinin milli hukukunun uygulanacağı kabul edilmektedir.
Cinsiyet değişikliğine de yine ilgilinin milli hukukunun uygulanacağı kabul edilmektedir.
Milletlerarası Özel Hukuk, oldukça kapsamlı bir konu olup uzmanlık gerektirmektedir. Milletlerarası Özel Hukuka ilişkin olarak herhangi bir hukuki destek talebiniz bulunması halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.
Stj. Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN