Sigorta Sözleşmesinde Tarafların Hak ve Borçları
Sigorta sözleşmesinde tarafların hak ve borçlarını ayrı ayrı incelemek gerekmektedir.
Sigorta Ettirenin Hak ve Borçları
İki temel yükümlülüğü vardır: Prim ödeme borcu ve sigorta ettirenin görevleri
Prim ödeme borcu (TTK.1430)
Prim, sigortacının himaye sağlamasının karşılığıdır ve borçlusu da sigorta ettirendir. Aksine düzenleme yoksa sigorta primi peşin ödenir.
Ödenecek primin miktarının belirlenmesinde sigortacı yetkilidir. Kural olarak serbestlik söz konusudur. Ancak tam olarak serbestlik yoktur. Kanun koyucu da etkilidir. Sigortacı, sigorta primini tayin ederken, sigortacılığın genel esaslarından ve genel kabul görmüş aktüerya kurallarından ayrılamaz. Salt rekabet, piyasa koşulları vs. belirleyici olamaz. Zorunlu sigortalar bakımından bakanlığın prim tayini gündeme gelmektedir.
İstisnai bir durumdur. Hayat sigortaları, 1 yıldan uzun süreli ferdi kaza sigortaları, hastalık, sağlık ve ihtiyari deprem sigortaları için bakanlık, sigorta şirketlerinin hazırladığı tarifelerin müsteşarlığın onayına sunulmasını düzenlemiştir.
Prim tayininde rizikonun gerçekleşme ihtimali dikkate alınır; sigorta ettirenin sözleşmeye konu riziko bakımından daha önceki karnesi önem arz etmektedir. Sigorta primi nakden ödenir.
İlk taksitin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için kambiyo senedi verilebilir; bu hâlde, ödeme kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir.
Sigorta ettiren, sigortacının sorumluluğu başlamadan önce, kararlaştırılmış primin yarısını ödeyerek sözleşmeden cayabilir. Sözleşmeden kısmi cayma hâlinde, sigorta ettirenin ödemekle yükümlü olduğu prim, cayılan kısma ilişkin primin yarısıdır.
Ödeme Zamanı (TTK.1431)
Sigorta sözleşmesi akdeden sigorta ettiren, sözleşmede belirtilen primi ödeme borcu altındadır.
Prim ödeme bakımından çeşitli prensipler söz konusudur.
- Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigorta primi, (yük sigortaları) poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin yapıldığı anda ödenir.
- İzleyen taksitlerin ödeme zamanı, miktarı ve priminin vadesinde ödenmemesinin sonuçları, poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirilir veya bu şartlar poliçe üzerine yazılır.
- Sigorta priminin taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı hâllerde, riziko gerçekleşince, ödenecek tazminata veya bedele ilişkin primlerin tümü muaccel olur.
- Başkası lehine yapılan sigortada, prim borcu için sigorta ettirenin aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar sigortalarında sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı sigorta ettirene karşı sahip olduğu hakları kullanır.
Ödeme Yeri (TTK.1432)
Sigorta primi, sigorta ettirenin, sözleşmede gösterilen adresinde ödenir. Sözleşmede başka bir ödeme yeri gösterilmiş olmasına rağmen, sigorta primi fiilen sigorta ettirenin gösterdiği adreste ödenmekte ise, bu ödeme yerine ilişkin söz konusu şart yok sayılır.
Uygulamada bu maddenin yeri yoktur. Taraflar aksini kararlaştırabilirler.
Para borçlarında genel kural borçlunun parayı götürüp ödemesidir ancak bu düzenlemede alacaklının borçluya gitmesi söz konusudur.
Zarar Sigortalarında Prim Ödeme Borcunun Temerrüdü (TTK m.1434)
İfa edilmeme sorunu, ilk primin ifa edilmemesi ve sonraki primleri ifa edilmemesi şeklinde ayrıma tabi tutulur.
İlk Primin Ödenmemesi
Sözleşme üzerinde ve himaye üzerinde olmak üzere etkileri farklıdır. Ödeme zamanına uygun olarak istenene sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren, temerrüde düşer.
İlk taksiti veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden 3 ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Sigortacı hiçbir şey yapmaz, hareketsiz kalırsa; muacceliyetten itibaren sözleşmeden cayılmış kabul edilir.
Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren 3 ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur. İlk prim ödenmemişse, himaye başlamaz. Çünkü sigortacının himaye sağlama borcu kural olarak ilk primin ödenmesine bağlıdır.
İstisnası: Kara ve deniz yoluyla eşya taşımaya ilişkin sigorta sözleşmeleridir. Yük taşıma sigortasında hem prim ödeme borcunun muaccel olması hem de sigortacının himaye borcunun başlaması, sözleşmenin kurulması anı itibariyledir.
TTK. m. 1430/3’e göre, sigorta ettiren de sigortacının sorumluluğu başlamadan önce, kararlaştırılan primin yarısını ödeyerek sözleşmeden cayabilir.
Sonraki Primin Ödenmemesi
Sonraki primin ödenememesi halinde, ilk primin ödenmemesi ile başlayan himaye kesilmez, sona ermez, durmaz.
Borçlar Hukuku bağlamında, iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmede bir taraf ifadan kaçınırsa, diğer taraf ödemezlik def’ini ileri sürebilir. Ancak sonraki primi ödemeyen sigorta ettirene karşı sigortacı, ödemezlik def’ini ileri süremez. Kanun bu noktada sigortacıya sözleşmeyi sona erdirme hakkı tanımıştır. (TTK. m. 1434/3) İzleyen primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla 10 günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder.
Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur. Bu maddeye göre, sigorta primi ödenmesinde kesin vade kararlaştırılamamaktadır. Kesin vade, borcun muhakkak belirtilen tarihte ifa edilmesi anlamına gelir.
Zamanında ödenmeyen borç için kaç gün geciktiyse o kadar faiz talep edilebilir. Sigorta ettiren aynı zamanda tüketicidir. Yani Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinden faydalanabilir. Sigortacı TBK anlamında, mütemerrit sigorta ettirenden aynıyla ifa ve faiz talep edebilecektir.
Bir sigorta dönemi içinde sigorta ettirene 2 defa ihtar gönderilmişse sigortacı, sigorta döneminin sonunda hüküm doğurmak üzere sözleşmeyi feshedebilir.
İlk Primin ve Sonraki Primin Ödenmemesi Bakımından Farklar
İlk primin ödenmesinde temerrüt söz konusuysa, sigorta sözleşmesi geçmişe etkili olarak sona erdirilmektedir; yani baştan itibaren sona erdirilmiş sayılır. (TTK’da cayma, BK’da sözleşmeden dönme) Sonraki primlerin ödenmesinde temerrüde düşülürse, sözleşme ileriye etkili olarak sona erecektir.
Hayat Sigortalarında Prim Borcunun Temerrüdü
İlk primin ödenmemesi bakımından zarar sigortalarıyla aynı hükümler uygulanır; bir fark yoktur. Sonraki primlerin ödenmemesi bakımındansa 1 yıllık esas öngörülmüştür.
Sonraki primlerin temerrüdü halinde, ilk 1 yıl için himayeye etkisi zarar sigortalarındaki gibidir ama 1 yıldan sonraki dönem için hayat sigortalarında farklı bir durum söz konusudur. 3 özel hükümle bu düzenlenmiştir.
Genel esas, temerrüt halinde hayat sigortası sözleşmesi feshedilemez. Sigorta ettiren, en az 1 yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, istediği zaman sözleşmeyi sona erdirerek sigortadan ayrılabilir.
Ayrılma değeri, ayrılmanın istenildiği andaki genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun bir biçimde hesaplanan değerdir. (TTK. m. 1500)
Sigorta ettiren 1 yıl boyunca primlerini öder, sonraki primlerini ödeyemezse; istediği zaman sözleşmeyi sona erdirebilir. Bu halde sigorta ettirene ayrılma değeri ödenir. En az 1 yıldan beri yürürlükte bulunan ve 1 yıllık primi ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettirenin istemesi hâlinde sigortacı, istem anındaki, genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun bir biçimde hesaplanan değer üzerinden sigortalıya ödünç para vermek zorundadır. (TTK. m. 1501)
Ödünç para için, en az 1 yıldan beri yürürlükte bulunan ve 1 yıllık primi ödenmiş olan bir sigorta sözleşmesi olmalıdır. Sigortacı verdiği bu ödüncü geri alırken faiz de talep edebilir.
En az 1 yıldan beri yürürlükte bulunan ve 1 yıllık primi ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettiren daha sonra prim ödeme borcunu yerine getirmezse, sigortacı bu sebeple sözleşmeyi feshedemez ve prim isteyemez. Bu hâlde sigorta, prim ödenmesinden muaf sigortaya dönüşür.
Prim ödenmesinden muaf sigortada, sigorta bedeli ödenen primle sözleşme uyarınca ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre ödenir. (TTK. m. 1502)
Bu şartlar söz konusuysa, sigortacı sözleşmeyi feshedemez; prim de isteyemez. Artık bu sözleşme, prim ödemeden muaf sigorta haline gelir. Sözleşme vardır, geçerlidir; himaye de devam etmektedir. Ancak ödeme, primlerinin tamamını ödemiş gibi olmayacaktır.
Ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre belirleme yapılarak, sigortacının ne kadar ödeme yapacağı hesaplanır.
Sigorta Ettirenin Görevleri
Sigorta ettirenin görevlerini ayrı ayrı incelemek gerekmektedir.
Sözleşme Öncesi İhbar Yükümlülüğü
Sözleşme kurulmadan önceki safhada, yerine getirilmesi gereken görev sözleşme öncesi ihbar görevidir. TTK. m. 1435 vd. hükümlerinde yer alır.
TTK. m. 1423 uyarınca, sözleşme müzakereleri devam ederken, aydınlatma yükümlülüğü kapsamında sigortacı tarafında sigorta ettirene yazılı olarak taraf olacağı sözleşmeye dair bilgi verilir. Sigorta ettirenin hakları ve borçları sigorta ettirene bildirilir.
Aydınlatma yükümlülüğünün benzeri olarak, sigorta ettirene de sözleşme öncesi ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Burada sigorta ettiren, sigortacıyı riziko hakkında bilgilendirmektedir.
Böylece sigortacı sigorta ettiren tarafından kendisine verilen bilgileri değerlendirerek sözleşmeye taraf olup olmayacağını ya da sözleşme koşullarını nasıl belirleyeceğine karar verecektir.
İhbar yükümlüsü TTK.1435’e göre aslen sigorta ettirenken; TTK. m. 1412’ye göre, sözleşmeden haberdar olunması koşuluyla sigortalı, temsilci ve lehtar da ihbar yükümlüsüdür.
İhbar görevinin yerine getirilmesinde muhatap sigortacı ya da sigortacının temsilcisi olan acentedir. Aracı acenteye karşı da ihbar görevi yerine getirildiyse, mükellefiyet yerine getirilmiş sayılır.
İhbar yükümlülüğü en geç sözleşmenin yapılması sırasında yerine getirilmelidir.
Sözleşme kurulmadan önce ihbar yükümlülüğü yerine getirilmiş olsun; bundan sonra sözleşme kurulana kadar ihbar edilmesi gereken önemli bir durum ortaya çıkarsa TTK. m. 1443 uyarınca bu durum da sigortacıya ihbar edilmelidir.
Yükümlülük sözleşme kurulana kadar devam eder.
İhbarın konusu “sözleşmenin yapılması sırasında sigortacının bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususlar”dır. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise önemli kabul edilir.
Önemli hususlar, her bir sigorta türüne göre farklı olarak değerlendirilir. Mesela yangın sigortası için önemli olan husus, hırsızlık sigortası için önemli olmayabilir.
TTK. madde 1436:
- Sigortacı sigorta ettirene, cevaplaması için sorular içeren bir liste vermişse, sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez; meğerki, sigorta ettiren önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olsun.
- Sigortacı, liste dışında öğrenmek istediği hususlar varsa bunlar hakkında da soru sorabilir. Söz konusu soruların da yazılı ve açık olması gerekir. Sigorta ettiren bu soruları cevaplamakla yükümlüdür.
Sigortacının verdiği sorular dışında kalan hususlar bakımından sigorta ettirenin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
İstisnası: Sigorta ettirenin önemli bir hususu kötüniyetle saklamış olmasıdır. Sigorta ettiren, soru listesinde yer almayan ama önemli bir hususu biliyorsa, bunu da bilerek saklıyorsa; kötüniyetle hareket etmiş olur.
Sigortacının Hakları (TTK. m. 1445)
Sigortacı sözleşmenin süresi içinde, rizikonun gerçekleşmesi veya mevcut durumun ağırlaşması ihtimalini ya da sözleşmede riziko ağırlaşması olarak kabul edilebilecek olayların varlığını öğrendiği takdirde, bu tarihten itibaren 1 ay içinde sözleşmeyi feshedebilir veya prim farkı isteyebilir. Farkın 10 gün içinde kabul edilmemesi hâlinde sözleşme feshedilmiş sayılır.
Sözleşme öncesi ihbar görevinde fesih için 15 günlük süre verilmişken; rizikonun ağırlaşması bakımından 1 aylık süre verilmiştir.
Sigortacıya riziko gerçekleşmeden önce sözleşmeyi feshetme (ileriye yönelik olarak sözleşmeyi sona erdirme – cayma değil) ile prim farkı isteme hakları verilmiştir. Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesinden önce, sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini öğrenince, birinci fıkraya göre sözleşmeyi feshetse bile, değişikliğin meydana geldiği sigorta dönemine ait prime hak kazanır.
Sözleşmenin feshiyle birlikte sigorta ettirenin kastı söz konusuysa sigortacı fesih anına kadar ödenmiş primlere hak kazanmış olur; geri ödeme yapmaz. Sigorta ettiren, rizikoyu ağırlaştıran durumu ortadan kaldırır ve eski hale dönerse; bu durumda sigortacı feshetme hakkını kullanamaz.
Sigortacı süresi içinde fesih ve prim farkını isteme hakkını kullanmazsa; bu hakları düşer.
Riziko Gerçekleştikten Sonra Ağırlaşmanın Öğrenmesi
Bu durumda kusur kademelendirmesi yapılır. Kastın varlığı ve nedensellik bağı tespit edilir; yaptırım ona göre uygulanır. Kast ve nedensellik bağının varlığı halinde sözleşme feshedilebilir. Bu durumda sigorta tazminatı veya bedeli ödenmez. Kast var, nedensellik baı yoksa ödenen prim ve ödenmesi gereken prim oranlanır. Ödeme bu orana göre yapılır. Kastın olmadığı durumda, ihmal varsa yine nedensellik bağına bakılır. Bağ varsa, kusur oranında indirime gidilir.
Sigorta Hukukunda Yaptırım (TTK. m. 1439)
İhbar görevinin yanlış ya da eksik yerine getirilmesine karşı birtakım yaptırımlar söz konusudur. Burada önemli olan kısım sigortacının ihlali öğrenme anıdır.
- Riziko gerçekleştikten önce öğrenme
- Riziko gerçekleştikten sonra öğrenme
Bu durumlar farklılık gösterir.
Riziko Gerçekleşmeden Önce Öğrenme
Sigortacı, sigorta ettirenin ihbar yükümlülüğünü riziko gerçekleşmeden önce öğrendiyse; cayma ve ek prim talep hakkı söz konusudur. (TTK. m. 1439-1440) Prim farkı 10 gün içinde kabul edilmezse, sözleşmeden cayılmış kabul edilir.
Cayma, geçmişe etkili olarak sonuç doğurur. Caymanın süresi öğrenmeden itibaren 15 gündür. Sigortacı ek prim talebini de öğrenmeden itibaren 15 gün içerisinde sigorta ettirene iletmelidir.
Sigorta ettiren 10 gün içerisinde kabul etmelidir aksi halde sözleşmeden cayılmış sayılır. Cayma halinde, sigorta ettiren kasıtlı ise, sigortacı rizikoyu taşıdığı süreye ait primlere hak kazanır. (TTK. m. 1441) Yani sigortacı, öğrenme anına kadar ödenmiş primleri almaya hak kazanır, sigorta ettirene geri vermez.
Riziko Gerçekleştikten Sonra Öğrenme
Kanun koyucu bu halde kusura göre derecelendirme yapmıştır. Burada öğrenme anı tespit edilmelidir. Riziko gerçekleştikten önce mi sonra mı? Bundan sonra da kusur kademelendirilir. Kastın varlığının tespiti tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda nedensellik bağı da tespit edilmelidir.
Kanun koyucuya göre bağlantı. Nedensellik bağı, ihlal ile rizikonun gerçekleşmesi arasında aranır.
Örneğin, adam yüksek tansiyon hastası ama bunu sigortacıya söylememiş. Hasta kendisine sorulan soruya doğru yanıt vermeyip beyin kanaması geçirmiş. Burada kasten ihlal söz konusudur.
Riziko gerçekleşmişse, riziko ile yükümlülüğün ihlali arasında nedensellik bağı da vardır. Bu durumda, sigortacının tazminat ödeme borcu ortadan kalkar. Kastın olmasına rağmen nedensellik bağı yoksa, prim oranlaması yapılmalıdır.
Örneğin, adam tansiyon hastası ama beyin kanamasından değil; ayağı kayıp düştüğü için ölmüş olsun. Burada kast ile yükümlülük ihlali arasında nedensellik bağı yoktur. Bu durumda, sigortacı, adamın yüksek tansiyon hastası olduğunu bilseydi ne kadar prim isteyecektiyse; bunu mevcut alınan primle oranlar. Mesela adam yıllık 2500 TL prim ödemiş. Eğer tansiyon hastası olduğu bilinseydi 5000 TL ödemesi gerekecekti. Adamın hastane masrafları da 10.000 TL olsun. Bu durumda, ödenmesi gereken primle, ödenmiş prim oranlanır. 2500/5000 = ½. Bu oranlamayla birlikte masrafların da yarısı için ödeme yapılır. Yani 10.000 liralık masrafın 5.000 lirası ödenir.
Kusur kademelendirilmesi yapıldıktan sonra kastın olmadığı ancak ihmalin olduğu tespit edilirse; nedensellik bağına da bakılır. Varsa, kusurun derecesine göre indirim yapılır. İhmal var, nedensellik bağı yoksa tam ödeme yapılır.
Rizikoyu Ağırlaştırmama Görevi
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttıran davranışlardan kaçınmalıdır. Sözleşme devam ederken, rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttıracak, rizikoyu ağırlaştıracak hareketlerde bulunmamalıdır. (TTK. m. 1444)
Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamaz.
Sözleşmenin kurulduğu safhaya nazaran farklılık arz eden bir durumun gerçekleşmesi, rizikonun ağırlaşması anlamına gelir. Bu durumda, rizikonun gerçekleşme ihtimali artar ya da sigortacının ödeyeceği tazminat miktarı yükselir. Anlık değişmeler, rizikonun ağırlaşması sonucunu doğurmaz.
Ağırlaşma durumunun ortaya çıkması için, süreklilik arz eden bir durumun söz konusu olması gerekir.
Örneğin, A arabası için kasko sigortası yaptırmıştır. Sözleşmeye göre araç her gün kapalı kapalı otoparkta durmaktadır. Ancak A, bir gün misafirliğe gittiğinde sadece o güne mahsus aracını dışarıya park etmiştir; o gün de araba çalınmıştır. İşte burada süreklilik arz etmeyen bir durum söz konusudur. Ancak A, otopark ücreti fazla geldiği için aracını otoparkta bırakmaktan vazgeçer ve dışarıya koyarsa, burada rizikonun ağırlaşması söz konusudur.
Ahşap evini yangın rizikosuna karşı sigortalatan bir kişi, evine şömine yaptırırsa rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttırmış olur.
Kronik hastalığı olan ve düzenli olarak ilaç kullanması gereken ya da tedavi olması gereken bir kişi, tedavisini aksatırsa ya da ilacını kullanmazsa bu da rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttıran bir harekettir.
İşyerinde güvenli sağlanması için gece bekçisi istihdam edilen bir işyerinde, işyeri sahibi ekonomik gerekçelerle bekçiyi işten çıkartırsa yine rizikonun gerçekleşme ihtimalini arttırmaktadır.
Sigorta ettiren, rizikonun ağırlaşması sonucunu doğuracak bir işlem gerçekleştirdiyse bunu derhal sigortacıya bildirmek zorundadır. Bu işlemler sigorta ettirenin bilgisi dışında yapılmışsa; sigorta ettiren öğrenmeden itibaren 10 gün içerisinde bu işlemleri sigortacıya bildirilmek durumundadır.
Ağırlaşma bakımından da riziko gerçekleşmeden önce ve sonra olarak iki ayrım söz konusudur.
Rizikonun Gerçekleşmesinden Sonraki Görevler
Rizikonun gerçekleşmesinden sonraki görevler 3 başlık altında incelenebilir; hepsinde yaptırım ortaktır. TTK. m. 1446-47-48 hükümlerinde düzenlenmiştir.
Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigortacıya İhbar Görevi (TTK.1446)
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir. Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, indirim yolundan yararlanamaz.
Bilgi Verme ve Araştırma Yapılmasına İzin Verme Yükümlülüğü
Riziko gerçekleştikten sonra sigortacıya haber verilir. Sigortacı bu durumu hasar departmanına iletilir. Olayın incelenmesi, teminat kapsamında olan ve olmayan durumların tespit edilmesi; gerçekleşen olay sonucu ortaya çıkan zararın tespiti vs. sigorta şirketlerinin hasar departmanı tarafından yapılır.
İhbar dosyası geldikten sonra, sözleşmeye ilişkin bir hasar dosyası açılır; buna bir numara verilir. Sonra bağımsız bir eksper görevlendirilir.
Sigorta eksperleri, sigortacının kendi çalışanları değildir. Bağımsızdırlar. Sigorta eksperi olayı inceledikten sonra bir hasar raporu yazar. Sigorta şirketleri de bu olaya göre ödeme yapar veya yapmaz. İşte tüm bu süreçte, sigortacının ödeme yapıp yapmama hususunda karar verme sürecinde, sigorta ettirenin ihbarı başlangıç noktasıdır. Bu noktadan sonra hasar raporunun hazırlanması için sigorta ettirenin bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü söz konusudur. (TTK. m. 1447)
Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır. Burada sigortacı aleyhine bir durum ortaya çıkmış olmalıdır. Kusur oranında indirim yapılmasının şartı budur. Bu şart olmadan, hükmün uygulanması söz konusu değildir.
Zararı Önleme, Azaltma ve Sigortacının Rücu Haklarını Koruma Yükümlülüğü (TTK. m.1448)
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, imkânlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür.
Sigorta ettiren, sigortacının bu konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır. Birden çok sigortacının varlığı ve bunların birbirlerine aykırı talimatlar vermeleri hâlinde, sigorta ettiren, bu talimatlardan zararın azaltılması ve rücu haklarının korunması bakımından en uygun olanını dikkate alır. Bu yükümlülüğe aykırılık sigortacı aleyhine bir durum yaratmışsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.
Sigortacı sigorta ettirenin birinci fıkra gereğince yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından veya bedelinden ayrı olarak tazmin etmekle yükümlüdür. Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.
Örneğin, kamyon ile yük taşınıyor. Yolda giderken gizli buzlanma sebebiyle kamyon devrildi ve yükler de etrafa dağıldı. Bu durumda “ne de olsa mallar sigortalı” denilip geçilemez. Malların muhafaza edilmesi gerekir.
Somut olaya göre; yeni bir araç temin edilebilir, tekrar bir yükleme faaliyeti gerçekleştirilebilir; bozulabilir bir yük ise depoya götürülüp muhafaza edilebilir vs. Sigorta ettiren bu tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır. Bu tedbirler için yapılan makul masraflar, sigortacıdan temin edilebilir.
Sigorta hukukuna ilişkin dava ve işlemlerin takibinin vekil aracılığıyla yürütülmesi hak kaybının engellenmesi için oldukça önemlidir.
Sigorta hukukuna ilişkin dava ve işlemlerin takibinin vekil aracılığıyla yürütülmesi hak kaybının engellenmesi için oldukça önemlidir. Ekin Hukuk Bürosu olarak sigorta hukuku alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN