Sigorta Sözleşmesinin Kurulması
Sigorta sözleşmeleri diğer borçlar hukuku sözleşmeleri ile aynı nitelikte ve aynı kurallara tabidir. Dolayısıyla sözleşmenin kurulabilmesi için tarafların birbirine uygun karşılıklı iradelerini beyan etmeleri yeterlidir. İcabın kimin tarafından gerçekleştirileceği tartışmalıdır.
Bazı yazarlar icabın yalnızca sigorta ettiren tarafından yapılacağı, bazı yazarlar da çoğunlukla sigorta ettiren tarafından yapılsa da sigorta şirketinin de yapabileceği görüşündedir.
Kim tarafından yapılırsa yapılsın icabın;
- Sözleşmenin temel unsurlarını,
- Sigortalanan menfaati,
- Rizikoyu,
- Sözleşmenin süresini
- Sigorta bedelini
- Prim miktarını
- Sigortalının şahsını içermesi gerekir.
Buna karşılık yapılacak kabulün icaba uyumlu olması, onu genişletmemesi ya da daraltmaması gerekir. Kabul açık veya zımni yapılabilir. Bir kısıtlama yoktur. Örneğin sigortacının poliçeyi düzenlemesi ya da sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirmesi zımni kabul demektir.
Uygulamada kural olarak icap sigorta ettiren tarafından gerçekleştirilir. Bu da sigortacı tarafından hazırlanmış yapılacak sigorta sözleşmesine ilişkin temel hususları içeren bir teklifnamenin sigorta ettiren tarafından doldurulup sigortacıya iadesiyle gerçekleştirilir.
Bu bağlamda kanunun 1405. maddesinde sözleşmenin akdine ilişkin bir yorum kuralı da getirilmiş ve sigortacının kendisine verilen teklifnameyi, teklifnamenin verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde reddetmediği takdirde, sözleşmenin kurulmuş sayılacağı düzenlenmiştir.
Sigorta Sözleşmesinin Temsil Yoluyla Akdi
TTK’da 1406. maddede düzenlenmiştir. Buna göre bir kişi, diğer bir kişi adına onu temsilen sigorta sözleşmesi yapabilir. Buna göre temsilci sigorta ettirenin adına ve hesabına hareket ettiği için sigorta sözleşmesi doğrudan temsil yoluyla akdedilmiş olur.
Dolayısıyla sigorta ettiren sıfatı temsilciye değil temsil edilene ait olur. Yine sözleşmeden doğan hak ve borçlar da doğrudan temsil edilen kişinin üzerinde doğar. Sigortanın temsilen yapıldığı durumlarda temsile ilişkin kişi sözleşmeye ilişkin talimat verebilir. Ancak sessiz kalırsa sigorta sözleşmesi sözleşmenin yapıldığı yerdeki mutad şartlara göre akdedilir.
Temsilen yapılan bir sigorta sözleşmesinin geçerliliği temsil yetkisinin geçerli olmasına bağlıdır. Ancak temsil yetkisinin sigortacıya bildirilmesine gerek yoktur. Halin icabından sözleşmenin temsilen yapıldığının anlaşılması yeterlidir.
Yetkisiz Temsil
Sözleşmeyi akdeden kişinin temsil yetkisi yoksa o sözleşmeden doğan primleri ödemekle yükümlü olacaktır.
Bu kişinin sigortalanabilir bir menfaati varsa sözleşme geçersiz olmaz. O kişinin adına yapılmış kabul edilir.
Özetle; Sigorta sözleşmesinin temsilen yapılıp yapılmadığı anlaşılamadığında da; sözleşmeyi yapan kişi primleri ödemek zorunda kalır. Eğer kendi menfaati varsa sigorta sözleşmesinin onunla yapıldığı kabul edilir.
Yetkisiz temsil yoluyla yapılan bir sigorta sözleşmesi, sözde temsil edilen kişi tarafından gerek risk gerçekleşmeden evvel gerekse riskin gerçekleştiğini bilmemesi koşuluyla risk gerçekleştikten sonra verilecek bir icazetle geçerli hale getirilebilecektir.
TTK’daki Sigorta Tasnifi
Ticaret kanununda meblağ-zarar sigortası ayrımı yerine can-zarar sigortası ayrımına gidilmiştir. Bunun sebebi TTK’da düzenlenen can sigortalarının her zaman için meblağ sigortası özelliği göstermemesidir. Örneğin sağlık sigortası, kanunda can sigortaları ayrımı altında düzenlenmiştir. Ancak kendisi bir zarar sigortasıdır. Kaza sigortası hem zarar hem meblağ sigortası özelliği gösteren karma bir can sigortası türüdür.
Zarar Sigortaları
Zarar sigortaları mal sigortaları ve sorumluluk sigortaları olmak üzere ikiye ayrılır.
Mal Sigortası:
Mal sigortaları, kişilerin mal varlığına ilişkin menfaatlerinin sigortalandığı sigortalardır.
Örneğin, TTK’deki bu tasnif altında yangın sigortası, deprem sigortası, kasko sigortası, kredi sigortası bu kapsama girer.
Sorumluluk Sigortası:
Sorumluluk sigortası; sigortalıyı, sigortalının aile bireylerini ya da çalışanlarını çeşitli ihmal durumlarında doğabilecek maddi ve bedensel zararlara karşı güvence altına alan bir sigorta türüdür.
Can Sigortaları
Can sigortalarını şu şekilde ayrı ayrı incelemekte fayda vardır:
Hayat Sigortası:
TTK md.1487, sigortacının bir prim karşılığında sigorta ettirene yahut onun gösterdiği bir başka kişiye yani lehtara, sigortalının ölmesi veya hayatta kalması durumunda, sözleşmede yazılı olan bedeli ödemeyi taahhüt ettiği can sigortası türüdür.
Sağlık Sigortası:
Teşhis, tedavi giderleri, hastalık neticesi elde edilemeyen kazançlar ve bakım masraflarının temin edildiği can sigortası türüdür. Zarar sigortasıdır.
Hastalık Sigortası:
Sözleşmede öngörülen hastalıklardan birinin ya da birkaçının sözleşme süresi içinde ortaya çıkması veya meydana gelmesi riskinin temin edildiği bir can sigortası türüdür. Bir meblağ sigortasıdır.
Kaza Sigortası:
Sigortacının belli bir prim karşısında sigortalının uğrayacağı kaza neticesi ölmesi, kalıcı ya da geçici olarak sakatlanması, iş göremez hale gelmesi riskleri için teminat sağladığı can sigortası türüdür. Ancak aksi kararlaştırılmamışsa sigortacı sözleşmede yazılı bedeli dışında sigortalının yaptığı tedavi masraflarını da karşılamakla yükümlüdür.
Kaza sigortası hem meblağ hem zarar sigortası özelliği gösterir, karma niteliktedir. Karmadır, çünkü kaza sigortasında kaza neticesinde sigortalı örneğin sakatlandıysa sigortacı ilk olarak sözleşmede belirlenen sigorta bedelini öder.
Sigorta hukukuna ilişkin dava ve işlemlerin takibinin vekil aracılığıyla yürütülmesi hak kaybının engellenmesi için oldukça önemlidir. Ekin Hukuk Bürosu olarak sigorta hukuku alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN