Sigorta Sözleşmeleri
Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan bir riskin gerçekleşmesi halinde ya da bir ya da birkaç kişinin hayat süreleri nedeniyle ya da hayatlarında meydana gelecek bazı olaylar nedeniyle bir para ödemeyi veya sair edimlerde bulunmayı yüklendiği sözleşmedir.
TTK md.1401’de düzenlenmiştir. Bu tanım, sigorta sözleşmesinin iki taraflı sözleşme türünü esas alır. Oysa sigorta sözleşmesi çok taraflı da yapılabilir.
Sigorta Sözleşmesinin Özellikleri Nelerdir?
Sigorta sözleşmesinin özellikleri şunlardır:
- Sigorta sözleşmesi rızai bir sözleşmedir. Sigorta sözleşmesi için sigortacı ve sigorta ettirenin karşılıklı ve birbirine uygun irade Beyanları yeterlidir. Sigortacının sorumluluğunun primlerin ödenmesiyle başlayacağının söyleyen kanun hükmü bu özelliği bertaraf edemez. Keza sigorta sözleşmesi primin ödenmesinden evvel zaten meydana gelmiş olur. Ayrıca bu kanun hükmü TTK md.1421’e göre taraflar bu düzenlemenin aksini kararlaştırabilecekleri gibi kara ve denizde eşya taşımacılığına ilişkin sigorta sözleşmelerinde sigortacının sorumluluğu prim ödenmeden evvel, tarafların iradelerini beyan etmeleriyle meydana gelir.
- Sigorta sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Bu sözleşmede sigorta ettirenin primi ödeme borcunun karşılığını sigortacının riski taşıma borcu oluşturur. Bu borcun sonucu sigorta tazminatını ya da bedelini ödeme borcudur.
- Sigorta sözleşmesi sürekli edim doğuran sözleşmelerdendir. Zira sigortacının riski taşıma borcu süreklilik arz eder. Bunun karşılığında karşı tarafın riski artırmama borcu vardır.
- Sigorta sözleşmesi azami iyi niyet ve güvene dayalı bir sözleşmedir. Bu o kadar önemli bir durumdur ki ihlal edilirse sigorta ettirenin sigorta tazminatı talep hakkını kaybettirebilir.
Sigortacının da sigorta ettirene karşı bu yükümlülüğü mevcuttur. Sigorta sözleşmesi çoğu kez sigorta ettirenin beyanlarına dayanılarak yapılır. Sözleşmenin şartları ve alınacak prim sigorta ettirenin beyanına göre tespit edilir. Sigortacının sigorta konusu şeyi muayene hakkı vardır ancak bu çoğu kez kullanılmaz. Dolayısıyla sigorta ettirenin gerçeği yansıtmayan beyanları ve sigortacının riski yanlış hesaplayıp alınacak primi yanlış tespit etmesine yol açar.
Çoğunlukla sigorta konusu şey sigorta ettirenin kontrolü altındadır. Örneğin yangın sigortasında sigorta ettirilen evde sigorta ettiren oturur. Ya da hayat sigortasında sigorta ettirilen beden sigorta ettirenin kendisidir.
Örneğin böyle bir durumda sigorta ettiren sigortacıya sigara içtiği halde sigara içmediğini söylerse sigortacı riskin gerçekleşme ihtimalini tam ölçemeyecek ve primi yanlış hesaplayacaktır. Bu durum sigortacının tahakkuk etmediği zararları ödemesine neden olur. Bu ise halka halka olumsuz sonuçlar doğurur.
- Sigorta sözleşmesi tesadüfe bağlı sözleşmelerden değildir kural olarak. Çünkü bugün kullanılan istatistik ve aktüel teknik sayesinde riskin gerçekleşme ihtimali kesine yakın bir şekilde hesaplanabilmektedir. Ancak bu her sigorta dalı için geçerli değildir.
Örneğin politik risk sigortası. Bununla birlikte toptan sigorta sözleşmesinin şansa tesadüfe bağlı olduğunu düşünenler de vardır.
- Sigorta sözleşmesi şekle tabi değildir. Poliçenin varlığı sigorta sözleşmesini şekle bağlı sözleşme haline getirmez.
Poliçe sadece ispat aracı olarak kullanılır.
- Sigorta sözleşmesinin şarta bağlı olup olmadığı doktrinde tartışmalıdır.
Sigorta hukukuna ilişkin dava ve işlemlerin takibinin vekil aracılığıyla yürütülmesi hak kaybının engellenmesi için oldukça önemlidir. Ekin Hukuk Bürosu olarak sigorta hukuku alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN